21.12.2012 kıyamet kimler için kopacak Yazı

Ahmet Bektaş
829

ŞİİR


5

TAKİPÇİ

21.12.2012 kıyamet kimler için kopacak Yazı

21.12.2012 kıyamet kimler için kopacak?

Bazı din adamlarına sordular; din adamlarının cevabı “Kıyamet kopmayacak” şeklinde anlaşıldı. Kıyametin kopmayacağını bilmek de kopacağını bilmekle aynı manaya çıkınca; kıyametin ne zaman kopacağı Allah ilminde dendi. Amenna…

Bakınız, önceleri anne karnında olan bebeğin cinsiyetinin de bilinemezliği konuşulurdu. Teknolojik gelişmelerden sonra bu anne karnında olan bebeğin cinsiyeti değil de kaderi bilinmez şeklinde kıvrılıverdi!

Yağmurun ne zaman yağacağı da aynı kapsamda bilinmez denilirdi. Teknolojik gelişmelerden sonra o da kıvrıldı. Yağmurun yağınca ne sonuç getireceği bilinmez şeklinde.

Ben bu değerlendirmeleri “Kıvırma” olarak algılamak istemiyorum. Keşfedilenin bir sonra aşaması “Allah tarafından bilinir” olarak kalıyor. İnsanlar bilimsel ilerlemeleriyle bilgilerini geliştirdikçe adeta bilmedikleri Allah’a kalıyor! Ama haşa, ben öyle algılamıyorum. Zaten tüm peygamber mucizeleri de insanlığın nihai hedefine yönelik. Bazı acele tespitler yüzünden insanlar kıvırmak zorunda kalır o var. Yoksa, Allah bilginin asıl kaynağı ve insanlara ne kadar bilgi kapısının açık olduğu da peygamberlerin mucizelerinde saklı. Süleyman peygamberin havadaki yolculuğu, Belkıs’ın tahtının ışınlanması, İsa’nın şifa dağıtması, ölüleri diriltmesi, ve son peygamberin pek çok mucizesi insanların ilerleyeceklerine işarettir. Alel acele şunu Allah bilir, şunu da biz biliriz şeklinde yorum yapanlar sonradan kıvırmak zorunda kalabilir. Bu nedenle arifler söz söylerken sonucunu da hesaplar. Acele ve yanlış konuşmamak adına hesabını yapar!

Mayalar 21 Aralık 2012 de bildik manada kıyamet olacak demiyor zaten. Kullandıkları takvim o tarihe kadarmış. Günümüzde bile takvim yapanlar bayramları tutturamıyorken on bin yıllar öncesinden yapılan takvimin 2012 aralık 21 de bitmesini kıyamet olarak algılamak zaten yanlış olur. Ama şu var Mayalar takvimi uydurarak yapmamış. Güneş sisteminin Samanyolu galaksisi içinde yaptığı turun dönüm başı. Bir takımyıldızın çevresindeki devasa dönüşünün devranının başı. O tarihe kadar takvim yapmışlar. Onlar on bin yılları içeren takvim yapmış, buyurun siz devamını yapın. Zamanımızdaki bir yıllık 365 günlük takvimi uzaylılar bulsa “Dünyalılar ne salaklarmış. Bir yıllık 365 günlük takvim yapmışlar. Sonrası kıyamet! ” mi diyecekler?

Bakınız kimler için kıyamet kopacak:

Mayalar üzerinden Şamanizm’i karalamaya çalışanlar başta olmak üzere Mayaları ezbere hedefe alanların kıyameti kopacak!

Sonra, “Ulema-i su”, bu tabiri incelemekte fayda var! Bunlar ulema geçinen toplumu fesada sokan bilgiç takımı oluyor. Maaş ve maad için çalışırlar.

Sonra, yalaka, yalama, yalcıların kıyameti kopacak.

Tüm ideolojilerin kıyameti kopacak!

Tüm ırksal söylemlerin,

Tüm dinsel söylemlerin,

Bu söylemlerin ardında menfaat sağlayanların kıyameti kopacak.

Bediüzzaman Sait Nursi’den bir tespiti de eklemek isterim:

“Ararat Dağı denilen meşhur Ağrı Dağının altındayım. Birden o dağ müthiş infilak etti; dağlar gibi parçaları dünyanın her tarafına dağıttı. O dehşet içinde baktım ki, merhum validem yanımdadır. Dedim:
‘Ana korkma, Cenab-ı Hakkın emridir. O hem Rahîmdir, hem Hakîmdir.’…..

Uyandım; anladım ki, bir büyük infilak olacak. O infilak ve inkılaptan sonra Kur'an etrafındaki surlar kırılacak. Doğrudan doğruya Kur'an kendi kendini müdafaa edecek. Ve Kur'an'a hücum edilecek; i'cazı onun çelik bir zırhı olacak.” Tarihçe-i Hayat

Yani Kuran’ı savunduğunu sanan ama kuranın anlaşılmasını engelleyen menfaat çeteleri dağılacak. Kuran güneş gibi doğacak. İşte kıyam budur.

Selametle;

Ahmet Bektaş

Ahmet Bektaş
Kayıt Tarihi : 9.12.2012 21:47:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Bediüzzaman Sait Nursi’den bir tespiti de eklemek isterim: “Ararat Dağı denilen meşhur Ağrı Dağının altındayım. Birden o dağ müthiş infilak etti; dağlar gibi parçaları dünyanın her tarafına dağıttı. O dehşet içinde baktım ki, merhum validem yanımdadır. Dedim: ‘Ana korkma, Cenab-ı Hakkın emridir. O hem Rahîmdir, hem Hakîmdir.’….. Uyandım; anladım ki, bir büyük infilak olacak. O infilak ve inkılaptan sonra Kur'an etrafındaki surlar kırılacak. Doğrudan doğruya Kur'an kendi kendini müdafaa edecek. Ve Kur'an'a hücum edilecek; i'cazı onun çelik bir zırhı olacak.” Tarihçe-i Hayat

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Fevzi Çetin
    Fevzi Çetin

    Hülâsa:
    Gayb ile mâlumu iyi ayırt etmek gerek!
    İnsanoğluna mâlum olmayan her birşey "gayb" kapsamında tanımlanırken, zaman içerisinde (Allah'ın âdetullahı/fizik kuralları) içinde cereyan eden çalışmalar neticesinde "Mâlum"a dönüşümleri "Din adamlarının kıvırmaları" olarak açıklamanızı nâhoş buldum şahsen.
    Vesselam..

    Cevap Yaz
  • Fevzi Çetin
    Fevzi Çetin

    Bazılarıda gaybı:
    1- Delili bulunmayan ("gaybın anahtarları onun katındadır" ayetinde anlatılan budur ve bunu ancak Allah bilir)
    2- Delili bulunan (Sani' olan Allah, sıfatları, Ahiret günü...) diye ikiye ayırmışlardır.

    Bu rivayetler beraber değerlendirildiğinde, Allah bildirmedikçe bu beş şeyi kimse bilemez, diye anlamak gerekir. Ancak Allah dilediği kuluna dilediği gaybı bildirir, o da bilir.

    Bunların hepsi birden göz önünde bulundurulduğunda gayb konusunda şu sonuca varmak hatalı olmayabilir:

    Kıyamet saatini Allah Resullerine de bildirmemiştir, yağmurun kesin olarak ne zaman yagacağını ancak Allah bilir. Ancak ayetin bunu bildirdigi cümlesine bakıldığında bunun kıyamet saati kadar mutlak olmadığı bazı belirtiler yardımıyla tahminler yapılabileceği anlaşılır. Belirtileri ortaya çıktıktan sonra bu gayb olmaktan çıkmıştır da denebilir. Tıpkı, yağmur yagmakta iken dışarı çıkmak isteyen birisine, ıslanacaksın, demek gibi. Rahimlerdekinin bilinmesi konusu da aynen yağmurun yagmasının bilinmesi gibidir. Fazlalık olarak burada neyi sadece Allah'ın bildiği konusu da kapalıdır: Erkek-dişi olduğu mu? Sadece uzuvları belirinceye kadar erkekliği dişiliği mi? Said-şaki olduğu mu? Tam-eksik olduğu mu? Canlı doğup - doğmayacağı mı? Yoksa hepsi mi? İşte en azından bunların tümünü birden bilmek de insan için mümkün değildir. Kişinin yarın ne yapacağı, yani istikbalde ne olacağını da - belirtilerden hareketle yapılan tahminlerin isabet edenleri dışında Allâh'tan başka kimse bilmez. Kişinin nerede ve ne zaman öleceğini de kimse bilmez. Bu konuda cinler de insanlar gibidir. Söylerlerse yalan söylerler. Ancak Allah tümüyle olmasa bile bu tür gaybın bazı noktalarını ve müfredatından bazılarını seçtiği rasüllerine bildirebileceğini söylemiş ve bildirdigi de olmuştur. Bu türden olmak üzere (vahye dayanarak) bizim Peygamberimiz de istikbale ait birçok haberler vermiş ve söyledigi gibi çıkmıştır. Ama vahye dayanmadan istikbali peygamberlerin dahi bilemeyeceğine dair pek çok nas mevcuttur.

    Bunların dışındaki gayb için, belirterek Allah'tan başkasının bilemeyeceğinin söylendiğini bilmiyoruz. Başta evliyanın kerameti ve ilham olmak üzere, cinlerin istihdamı, telepati, tekniğin istihdamı, riyazet vs. gibi yollarla, halde mevcut olmak şartıyla, bazılarına göre gayb ve bilinmez olanlar, başkalarına göre bilinir ve algılanır. Kur'an-ı Kerim'de Hadis'in bildirdikleriyle ilgili olarak anlatılanlar, Halife Ömer'in Iran üzerinde bulunan komutan Sâriye'yi Medine minberinden görüp ikaz etmesi gibi sabit olaylar bunun delili olarak gösterilir. Hatta Ibn Hacr el-Heytemî gaybın bilinmezliği prensibinin Allah'ın bazı evliyaya bile ondan haberler lütfetmesine engel olmadığını, bu yüzden bazı velilerin, mesela yarın öleceklerini söylediklerini, hatta Halife Ebubekr'in karısının rahmindeki çocuğun erkek olduğunu söylediğini ve öyle çıktığını yazar. (el-Fetava'l hadisiyye s. 222-23) "Mü'minin firasetinden sakının çünkü o Allah'ın nuruyla bakar" hadisi ve "Ben kulumu sevince duyan kulağı, gören gözü, tutan eli, yürüyen ayağı... olurum" (Buhari, rikâk 38.) kudsî hadisi de buna imkan verir gibidir. Hatta Allah'ın nuruyla bakar hale gelen birisinin kârşısındakinin kalbinden geçeni dahi görebileceği söylenebilir. Nitekim tasavvufta "Şerhu'1-kubur ve'ssudur" (kabirleri ve kalpleri keşif) velayetin daha ilk basamağı olduğu inancı meşhurdur.

    Cevap Yaz
  • Fevzi Çetin
    Fevzi Çetin

    Bütünüyle ahiret alemi, kıyamet saati, cennet, cehennem, Mahşer, mizan, sırat, likâ, kevser, melekler alemi, istikbalde olacak olaylar, ölüm saatleri ve yerleri gibi şeyler mutlak, yani herkese göre gaybtır. Bir hadisi şerif, bir ayetin açıklaması olarak bunları beşe indirger: "Beş şeyi Allah`tan başka kimse bilmez:1- Kıyametin zamanı Allah katındadır. 2- Yağmuru indirir. 3- Rahimlerdekini bilir. 4- Hiç bir canlı yarın ne yapacağını bilmez. 5- Kimse nerede öleceğini bilmez (31/34). Görüldüğü gibi Rasulüllah (s.a.) hiç kimsenin bilemiyecegi "gayb"in ayette sayılan bu beş maddeden ibaret olduğunu söyler.( el-Camius-Sağîr-H. No: 3963 4-Askalanî F`ethul-Karı 1/124 )

    Ancak söz konusu ayetin 2. ve 3. maddelerindeki üslûbun yumuşaklığı bir yana, mesela Şarih Münavî, Alusî ve Nevevî, bu maddelerle ilgili gaybın bilinmezliğinin, her yönlerini kapsayan genel anlamda olduğunu, yoksa bazı özelliklerinin bilinebileceğini söylerler. Burada sayılan maddeler için bir sahabî "Gayb bu beş şeyden ibarettir, bunun dışındaki gaybi bazılar bilemese bile bazıları bilebilir" (1/163.) demiştir. Böyle olan gayb için Allah (c.c.) "De ki, göklerde ve yerde Allah`tan başka kimse gaybi bilmez..." (27/65) "Gayb Allah`a mahsustur" (10/20) "Gaybın anahtarları onun katındadır, onları ondan başkası bilmez" (6/59) "Allah sizi gaybe muttali kılacak değildir. Fakat Allah Resüllerinden dilediğini seçer (ve onlara gaybi bildirir)" (3/179) "Gaybi bilen O`dur. Resullerinden diledigi dışında kimseyi gaybına muttali kılmaz" (72/26) buyurur. Mü`minlerin annesi Aişe`den nakledilen bir hadiste de: "...Kim Resulullah yarın ne olacağını haber vermiştir derse, Allah`a çok büyük bir iftara etmiş olur..." (Müslim K.l, H. 287; Kurtubî, 7/1 ; Benzer` bir hadis için bk. Buhâri, Tefsir, Necm Suresi l.)

    İşte bütün bunlardan hareketle: "Hiç bir mahlukun ne duyularının ne de ilminin ulaşamadığı gayba gaybi mutlak, muayyen bir mahlukun ilminin ulaşmadığı ve ona göre bilinmeyene de gaybi izafi (nisbî, göreli)" (Elmalı 7/4869) demişlerdir.
    (Devamı diğer yorumda)

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (3)

Ahmet Bektaş