I.
2016 yedi ocak perşembedir
Sultanahmet dal bir uykuda
uykuda yedi tepeli şehir
Çemberlitaş Kazlıçeşme Üsküdar
uykudadır çağlardır akan nehir
tozlu bir şemsiye durur
çatı katındaki odanın
kuytu bir köşesinde
kumaşındaki eski yağmurların
hüzünlü kokusuyla
Devamını Oku
çatı katındaki odanın
kuytu bir köşesinde
kumaşındaki eski yağmurların
hüzünlü kokusuyla
Anlar, anlar... Ayrılığı tadan her yürek anlar biraz. Daha beş yaşında o kekremsi buruk ve hiç bir şeye benzemeyen tatla tanışmıştım. Ağzımda daha annemin sütü kokardı. Sonra gurbet, gurbet, hep gurbette geçti ömrüm. Yatılı okul yılları, evlilik. Daha sonra evlatlar büyüyünce onları evlendirip ayrılık...Anneyi, babayı, kardeşleri bir bir dönülmeze uğurlayıp ayrılık.
Eminim şair içinden diyor ki: şiir annem de ne diyor?... Aşk ayrılığı yaşayıp acını tatmış mı ki... Öyle olmasa, böyle . acı eşiği farklı da olsa sonuçta ayrılık acısıdır işte.
Boşuna mı demişler? 'Ölüm ile ayrılığı tartmışlar, elli dirhem fazla gelmiş ayrılık...'
Ah geç gelen Misafir,
Nedir bu sessizlik, nedir?
Ne menem bir şeydir söylesene,
Bu yine ayrılığın ayak sesleridir,
Desene....
Hayat böyledir. Geç bulur, çabuk kaybederi insan bazen şarkıdaki gibi.Kayıp dönülmeze değilse hep biraz umut var demektir. Kim bilir?. Gün doğmadan neler doğar...
Okumaktan büyük haz duydum. Bir ayrılığın anatomisiydi şiir. Nicelerine sevgili ŞAİR... Kavuşmaların şiirlerine...
Her sevda biraz İstanbul'dur zira, peygamber nakşetmiştir o sevdayı yüreklere... Duyguların tarifi olur mu? Elbet olur. Tarif odur ki; hissiyatı ihya ede... Etmiş de...
Yüreğiniz kuvvet bulsun... Dua ile...
Bu şiir ile ilgili 2 tane yorum bulunmakta