2 Yıl 4 Mevsim Şiiri - Oğuzhan Bektaş

Oğuzhan Bektaş
2

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

2 Yıl 4 Mevsim

2 Yıl 4 Mevsim

El-veda güzelim o zaman, sevdiğim kadar iyi ol, sevmediğim kadar kötü ol. Her savaşta
yenildim ama fetih edemedim kalbini, tahtımı kuramadım gönül şehrine. Ne yapalım elden gelen
bu kadarmış! El veda.
El-veda, ellerim soğudu güzelim ruhen ölüyorum galiba.. Bu diyar sensiz, sensiz yerim yok,
bende kopardım bağlarım, ettim Terk-i Alem. Derler ya inceldiği yerden koptu diye, inceledin
ama kopmadın, direk yok oldun sanki gözümde. Yaktın içimi. Söndürmeye çalıştığım sular sanki
iyice harladı içimi, iyiden iyiye bitsin iyisimi! Kasvet çöktü içime, içim dışım sendin oysaki…
Oysaki, sanki melek gibiydin, zaten senden önce çoğaldı çizgilerim, Suretim bir hal almış
yüzünü görmüş gibi, Aydan güzel, Güneşten parlak, Buluttan beyaz, Paha biçilmez zümrütler
misali.
Kaderin oyunuydu, Karşıma seni koydu.
Sonuçta dünya bir simülasyon değilmiydi!
Hayatın elinden aldıkları var, kör topal…
Ettiğimiz cenk ne cennetmi, cehennemmi,
Kalp gösterirdi yolu daima Allah’ın yolu.
İki kalp var diğeri hüküm süren, yolu kısa gittiği gibi. Ördü ağlarını, O şimdi Kaf dağı kadar uzak,
Zeminden göğe kadar uzanmış hayallerim,
Boyun eğdi gafletin, kasvetim.
Vasiyetimdi ardışık hayallerim, gerçekleşmelerini isterdim…
Gözlerimde fırtına, şehir pus altında, karamsar bir gece ve ellerim boşta, soğuk ve de
dondurucu,
Son demimdin, gırtlağımdaki son yutkunuştun.
Çölün oldum, kum prensesim sen oldun,
Diyarlarca kadın tanısam, senin yerini kimse alamazdı. Ne varlığında boşalabilir yerin, ne de
yokluğunda dolabilir yerin. Gel yamacıma iki kelam edelim, kadere bak ki bizi yazmış, kadere
bak ki beraber yaşlanmışız, kadere bak ki ölüyoruz. Ne tuhaf değil mi?
Biri geliyor biri gidiyor, sanki hepsi birbirine nispet ediyor. Her gün bir gün, bir gün her saat
geçecek sensiz, alışırmıyım bilmiyorum ama sensizlik kahır eder bu adamı.
Bedenim bitkin halde, kürdan kollar la sana yazar halde, ama hala bu adam senin için harpte.
Sana yolu gösterecek olan gönül değil, bitkin bedendeki kalpte. Gülüm seni ararken yolumu
kaybettim, adını matem ediyorum ve buralar da ayaz var...
Ağacım çiçek açmıyor, eskisi gibi, dalları yeşermiyor. Aynı dala tutunmuştu ellerimiz,
Baksana aynı tabuta konulmuş bedenimiz.
Adımların tekrar gösterecek aynı yolu, yürüdükçe bıraktığın iz. Bastığın yerler izbe, yolun sonu
ellerinde. Seçimlerin olmak istediğini gösterecek kaderinde…
Kavuşmak mucize ama kimler inanır ki mucizelere. Kapatman lazım o kapıyı arkasından, geçmişiniz, arkada kalan bir gölge olmalı, gözler mi dolmalı, tökezlememen lazım. Bu bir yaşam, savaş vermen lazım. Koyu bir hayatın var, gri li ve mat bir yaşam. Senin hayatın bu olmamalı rengarenk, mutluluk pahasına herşey…
Yumruğundaki sertlik, bileğindeki güç ve kolundaki hız, senin güvencin, ama en önemli kaybın cahilliğin olmasın. Hayatın, kalbin ve aklın la bir kalsın. Umudunu yitirme. Uçup gitse'de, elbet o yaşayacaktır başkaları için! Ama sen yaşamalısın çünkü sen sana sen için lazımsın. Hayatın renkli olmasa da, Siyah beyaz bir tavır koymalısın. Mutluluğun taşma'lı gülücüklerinden umudun giderken ellerinden, onun tekrar döneceğini bilmelisin…
Korktuğun şeyler senin sonun olabilir ve bu seni daha çok korkutur.


24

Oğuzhan Bektaş
Kayıt Tarihi : 23.5.2017 23:35:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Pesimist

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Oğuzhan Bektaş