Sen Giderken Benim İçim Susmuştu”
Sen gittin.
Ve herkes bana “olsun” dedi.
“Zamanla geçer,” dediler.
Sustum.
Çünkü bilselerdi,
senin gidişinin sadece bir ayrılık olmadığını…
benim içimden geçen bütün yolları da koparıp götürdüğünü…
konuşamazlardı.
Seninle gitmediğim onca yol vardı.
Ama sen yine de her şeyi yarım bırakıp gittin.
Yarım kalmış cümlelerimizi,
yarım kalmış biz’i,
birbirimize hiç anlatamadıklarımızı…
Ben bazen düşünüyorum:
Sen aslında hiç kalmadın ki,
ben seni uğurlamak için niye bu kadar bekledim?
Ama işte, bekledim.
Senin bir gün döneceğini değil,
bir gün içimden çıkacağını umarak…
Senin gelişine değil,
gölgenin benden uzaklaşmasına ihtiyacım vardı.
Ama gölgeler gitmiyor.
Senin gittiğin o gün,
benim içimde bir şey sustu.
O sustuğundan beri,
ne bir şarkıyı doya doya dinleyebiliyorum,
ne de birinin gözünün içine uzun uzun bakabiliyorum.
Çünkü her şeyin ortasında
hep sen varsın —
olmaman gereken yerlerde bile.
Biliyor musun,
artık adını bile anmadan ağlıyorum.
Bu, alışmak değil…
bu, acının adını unutturacak kadar yerleşmesi demek.
Uğurlayamadım seni.
Çünkü yokluğun,
hala içimde evi olan bir yabancı gibi oturuyor soframa.
Yalnızlığımla birlikte çatal bıçak sesi bile çıkaramıyorum bazen,
çünkü senin sessizliğini ürkütmek istemiyorum.
İşte bu yüzden,
bu mektup yola çıkmayacak.
Çünkü sen artık yok’sun.
Ve ben artık,
hiç olmayan birine “kal” demekten utanıyorum.
Ama bil:
Her sustuğumda,
her gülümsediğimde,
her yalnız uyandığım sabah —
senin için bir cümle kuruyorum içimden.
Ve o cümle hep yarım kalıyor,
tıpkı seninle konuşamadığım son gün gibi…
Uğurlayamayan biri gibi değil,
yarım kalmış biri gibi yazıyorum sana.
Çünkü bazı gidişler,
hep içimizde yaşar.
Kayıt Tarihi : 2.7.2025 04:54:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!