Uzuuuun ağaçların gölgelerinin tatlı serinliğinde, türlü türlü böceklerin,
çiçeklerin yaşadığı, insanoğlunun pek az uğradığı ormanlardan birinde güzel bir göl varmış...
Suyu berrak mı berrak, serin mi serin... Gölün kıyısında hayat bulmuş boynu bükük papatya, yanıbaşında o eşsiz büyülü suyun içinde açmış olan, en az kendi kadar yalnız görünen nilüfer çiçeğine sevdalanmış...
Onun görkemli görüntüsünü, saf, masum, asaletli halini hayranlıkla seyrediyormuş.
Nilüfer çiçeği de kayıtsız değilmiş sevgili papatyasına...
Dönülmez akşamın ufkundayız.Vakit çok geç;
Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç!
Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile,
Avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle.
Geniş kanatları boşlukta simsiyah açılan
Ve arkasında güneş doğmayan büyük kapıdan
Devamını Oku
Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç!
Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile,
Avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle.
Geniş kanatları boşlukta simsiyah açılan
Ve arkasında güneş doğmayan büyük kapıdan