Karanlıkta bir köşe kapmacası bu yaşamın heyecanı ve hasretin vurgunu içinde…
Belki de bir yarınsızlıktı dünlerin acılanmaları tükenmeden?
Belki de bir yalnızlık senfonisi senfonisi idi?
Acımasız bir yarış bu kendini kendinle kışkırtıp yaşam denen kulvarın içinde var olduğunu ispatlama veya kendi kendine varlığını ispatlamak…
Sen nerelerde nefesler almaktasın, kimlerle varlığın umulmaz sıkıntılar yaratmışken, yokluk dayanılası zamanlar değil yaşamak için…
Uzun bir çınar gölgesinde yaşama veya nefes vermeler düşlerindeyken, sensizlik yokluğu sebep oldu aksak nefesler olmalarıma… Sen nerelerdesin demek gerçekten çok ağır bir soruya cevap verememe yaratıyor oysa var oluşlardaki umutlarımdı beni çılgınca yaşama sevincine dolduran…
Sen yoksun, geceler kapkara, karanlık, gündüzler ise ateş yakılışı ile içimde siyah bir is nefeslerine sebep olman… Yine yoksun ki biliyorum hep yok olarak sığacaksın düşlerime…
Doğrudan doğruya ansızın bir kaybedişti bu yaşamıma nefesler olan düşlerinin bile… İnanılası değil ama yoksun, aslında gerçek olan yokluğundu yaşam sebebim…
Seni sorarlar artık bana, ansızın karanlık sokakta düş kurmalar ile yürümekle duraksamak arasında tek bir soru ile aniden müşterek tanıdığımızla karşılaştığımda, titreyen sesimin tonunda, düşüncelerim titrerken, “kim bilir” diye tekrarlayarak adım atışlarımı hızlandırdım…
“Kim bilir” kelimesi ne kadar zor çıkarmış insanın düşüncelerinin o anda sese dönüşerek…
Bazen yürek çarpıntıları ile tıkanır kelimeler boğazıma ve o anda sıradan unutursun konuşacağın kelimeleri…
Aslında soru cümlesi içindeki bir kelimedir, “kim bilir” bence, an gelir bu kelimeyi yüreğin seslendirmek istemez, tüm yaşamında beni kalabalıklaştıran bu sorunun cevabını bu kadar zor söyleyebileceğimi hiç düşünemezdim…
Ara sıra nerelerdedir, ne yapıyordur, diye düşüncelerimle kendime sorduğum kelimelerin cevabıydı, çoğu zaman ve bu kelime ile garip yalnızlık olgusu ile kendimi yalnızımsı düşüncelerde bulurdum.. Belki de özlemlerden kurtuluş sağlıyordu bana kim bilir sorunun cevabı… Yaşam bu yalnızımsı düşlerle o kadar soru oluşturur ki hepsine “kim bilir” kelimesine sığınarak garip bir düş yorgunluğuna düşerdim çoğu zaman…
Artık korkmak istemiyorum, yaşamımın beni benle sorgulamasından…
O kadar çok yara aldım ki belki de yaralanacak beden acılarını umursamıyorum, kim bilir…
Belki de çoğu zaman kendi kendime sorduğum sorularla yorgun bir ruhla nefes alıyorum?
Evet kendimi yorgun ve de sahipsizlik hisleri ile darbeliyorum…
Şüphesiz yarın bu günden sonraydı, ertelenmiş düşlerle beraber kendiliğinden yaşam sonrası verilirken…
Ne kadar karanlıktı gece, dünden kalandı bulutların seyri…
Zaman neleri yok ediyordu bilinmez ama karanlıklara alışık olan gözlerimden ziyade, yüreğimin gereksiz yere hareketlerini hızlandırışı beni bir yerlere ulaşıp bir masaya dirseğimi dayayıp, kendimle geçmişimi hesaplaştırmak istiyorum…
Zaman zaman kendime dair geçmişten gelen düşüncelerimle ürkek nefesler alırken, birçok şeye boş vermişliklerimdi zamanla canımı yakan.
İçimde hâlâ ürpertiler halinde devinim yapan birçok olayın hesaplaşması bitmemişken kendime karşı yarı yarıya pişmanlıkların ardına sığınan birikmiş öfkelerim ortaya atınca kendini o günkü kararlarımla kaybettiklerimi sıralıyorum ardı arkasına…
Kabul edilemeyen davranışlarımın önde kalanı tutarsız kararlarla yalanlara sığınan bir tarihlerin inkârcılık davranışlarının ardına sığınarak yalansı olayları doğruluklarına göz göze bakmamıza rağmen konuda haklılık inkârcılığıydı beni belimden vuran sancı gibi kendini haklılık kulvarına sokana karşı olan nefretimdi asıl bu günlerde titremekler yaratan olaylar…
Zamanın buz tutmuş halini düşünürcesine hafızamdaki birçok yaşanmışlığın kendine karelerine değişken düşleri ardı ardına sıralamanın sonunda birbirine eklenen o bakış karelerine ait özlemler sanki hareket edercesine gözlerimden akıp gidiyor ilk hareket ettikleri zamana… Garip bir özlem kavramı gibi art arda sıralandıkça geçmişten bu güne özlem hissettiklerimin ardına sığınan nefret duygularım da hareketini arttırıyor…
Zavallılaşarak benlik direncimin kırılmasını andıran zaman içindeki görüntülerin farklı renklere boyanmışçasına özlemi düşlendiren yapılarına dönüşüyor…
Aslında, belki de şüphesiz kayıp bir şehrin kaybolmuşluğunda düşüncelerle yaşam savaşı vermeye çalışırken, belki de son gücümü kullanıyordum?
Düşüncelerimin yoğunluğu içinde bulunduğum şartları aslında hiç hak etmemiş olmama rağmen boyun eğilmiş zamanlarının sıkıntı veren anlarını yaşarken sadece hak edilmemiş duyguların varlığını içinde kendi bedenimi dik tutmaya çalışırken asıl yorgunluk belki de düşünce köprüsündeki heyecan veren zamana karşı direnmeden gelirdi?
Deniz kuşlarının umarsız su yüzünde varlık göstermesiydi belki de kendimde acılanma duygularıma yorgunluk veren…
İnandığım bir duygunun peşinden yıllarca umut yaşayan düşleri kurmamdı yaşama direncim. Nasıl bir duyguydu bu boş verilmiş umutlara umarsız kalmak sanki boşluk duygusu yaşatıyordu… Haklı olduğum düşüncelerin en yoğunu, haklı olduğum zaman kulvarındaki acılanmalarıma sebep olan sevgideki nankörlük bandı idi…
Tüm özverilerimi adadığım sevgi kulvarında yaşam hisleri idi değerini yitiren aşka karşı alışık olduğum hak ettiğim her şeyimin özlemini çeker oluşum veya terk edilişlerin ardında bıraktığı siyah zamanların nefesini alma mecburiyetimin oluşumdu…
Dünlerin özlemini yarınlara taşımam, belki de kabulü en zor olan zamanlarda var oluşumdu…
Ruhumda peydahlanan deprem korkusu hislerinde varlık göstermem zamana göre yoğun baskı içindeki halimdi aslında içinde özlemler gizleyen…
Korkular ve umursamazlıklar arasında gidip gelen düş yorgunluklarıydı aslında duygusal yoğunluk peydahlayan…
Haklı olmakla umarsız kalmak arasındaki mecburiyetler aslında gel geç düşünceler yaratırken çoğunda tutarsız kararlar içinde gidip gelen düşünceler ruhsal yorgunlukların arasında git gelmeler üretiyordu…
Belki de bir veda şarkısını anımsatıyordu bu düşler, yeniden buluşulamayacağına dair düşüncelerle…
Ak deniz sahilindeki kumsala vuran portakal çiçeklerinin kokusu ve görüntülerini ve görüntülerinin verdiği dinginlik, oldukça ruhsal yumuşama yaratıyordu…
Ve her şeyin ardına gizlenen yaşanmışlıklarımın an zamanlarına göre özlem hisleri, özlemekten öte yaşam anlarının iç güvenliği acısından oldukça önem kazanıyordu nefes almalarımın bedensel vuruşları ile…
Gözlerimiz birbirlerinden bakışlarını kaybettiği andan bu günlere onlarca yıl geçti…
Hangi andı o uzakta kalan zamanda bakışlarımın kilitlendiğinde sevmenin eşsiz gizeminin an bakışlarındaki gizemi bu günlerde hatırlamam uzakların ötesinde kalan bakışlarının artık tekrarını yaşamam mümkün değildi bu öfke perçinlenişi sonrası… Hangi an olabilirdi, iki kişilik yaşamın an karelerinden birini tek başına yaşamımdaki anda?
Yılların ardındaki zaman düşleri karanlıklarda kaldıkça portakal çiçeğinin kokusunu özlemekle bedensel direncin kırılmasının zorluğunu artık zamana göre kolay değildi.
Ömrümün uzun yıllarının içinde saklayan bu özlem duygusuna bu günlerde saygı göstermem yıllar öncesinde verilmiş sözlerin ömre uzayacak saygınlığının hâlâ içimdeki yerinin korunması da çok farklı bir duyguydu.
Uğruna hayatı yasladığım sevgi, uzayan zaman içinde kendini koruması pek de garip olmasa gerek…
Düşündüm de anısını içimde barındıran şarkılara saygım olmak, geçmişe olan bağdı sanırım... Bir klarnetin sesinde yükselen anlam yüklü ses tınıları değil miydi o günlerde o tınıların içine gömdüğüm sözcükler değil miydi yılları hiçe sayarak bu günlere ulaşan o sevilen şarkının tınısı ile yaşayan sevgi anları…
Yaşam ve hayâller değil miydi sevgiye sadakat ölçülerim?
Belki de bedenimize düşen sevgi adına acılanmalara katlanmaktı güzel günler adına…
Kayıt Tarihi : 27.8.2019 13:39:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Yaşam bu yalnızımsı düşlerle o kadar soru oluşturur ki hepsine “kim bilir” kelimesine sığınarak garip bir düş yorgunluğuna düşerdim çoğu zaman… Artık korkmak istemiyorum, yaşamımın beni benle sorgulamasından…
![Mustafa Yılmaz 4](https://www.antoloji.com/i/siir/2019/08/27/1hayallerime-eksik-kalan-yasamimdi1.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!