Marmara depreminden altı ay sonra yazılan yazıdır.
Tahsin Atmaca göçük altında kalarak ölmüş , yedi aylık hamile karısı ölmüş , Sabriye’nin babası annesi ölmüş, oğlu enkazdan çıkarılmış , Mustafa öğretmenin gelinlik çağındaki iki kızı enkaz altında kalarak ölmüş, kendisini oğlunu karısını komşular enkazdan çıkarmış, bana çocukluğumda “ sulu Zeynep “ lakabını takan Yaşar ağabey ölmüş, bunlar şimdilik aklıma gelenler . İnsanlar çoluk çocuk yıkılan binaların altında kalarak öldüler . Binlerce insan, resmi kayıtlara göre yirmibin, halka göre ellibin.
TÜPRAŞ da yangın çıktı . Her tarafa zifiri bir zehir saçıyor. Patlama tehlikesi var deniliyor. Eğer bir patlarsa Bolu’ya kadar her taraf batar denilmekte. TÜPRAŞ’a yakın yerler boşaltılıyor . Enkaz altında canlı insanlar olduğu dedikodusu var . Depremler devam ediyor.
Ölüm bütün canlılarda var. Her canlı yaşam takvimini bitirince ölecek ama bu deprem küçük büyük dinlemedi, genç yaşlı dinlemedi, küçücük çocuklar öldü . Enkaz altında kalarak öldü. Bunlara hiç mi acıyan olmadı. Tövbe haşa yüce yaradan bu cezayı niye verdi. Bu olayda Hazreti Musa olayındaki gibi bir örnek mi var acaba.
KEHF SÜRESİ 65-Katımızdan bilgilerle doldurduğumuz rahmet verdiğimiz kullarımızdan birisini buldular 66-Musa ona- sana öğretilen doğrulardan bana öğretmen kaydıyla seninle gelebilir miyim dedi.67-( O Musa’ya) –Sen benimle birlikte sabredemezsin 68-Aklının almadığı şeye nasıl sabredeceksin.69—İnşallah beni sabırlı bulacaksın, senin hiçbir emrine asi olmam. Dedi . 70-Benimle geleceksen yaptıklarımdan sana bahsedinceye kadar bana hiçbir şey sormayacaksın. 71- Böylece ikisi birlik te yolculuğa çıktılar ve bir gemiye bindiler. Şehre yaklaştıklarında Genç kulumuz gemiyi deldi.” İçindekileri boğmak için mi deldin, çok tuhaf bir şey yapın “ dedi Musa.72-Ben sana benimle birlikte sabredemezsin demedim mi ? 73-Beni unuttuğum şeyle sorgulama bana işimde zorluk çıkarma dedi.74- Yolculuğa devam ettiler . Bir çocuğa rastladılar, tuttu çocuğu öldürüverdi . Çok kötü bir şey yaptın suçsuz bir çocuğu öldürdün dedi Musa. 75-Ben sana benimle birlikte sabredemessin demedim mi? 76 – Eğer sana bir daha bir şey sorarsam benimle arkadaşlık etme , sen benim tarafımdan son özre ulaştın. Dedi.77-Yollarına devam ettiler , bir memlekete vardılar, halktan kendilerine yemek yedirmelerini istediler . Halk bunlara yemek vermedi. Genç kulum ve Hazreti Musa’dan çekindiler . Bu memleketten çıkarlarken yıkılmakta olan bir duvarı doğrultuverdi. Musa:
-Bu yaptığın iş için ücret alabilirdin dedi.
78 – sana sabredemediğin şeyleri söylüyeyim ayrılma vakti geldi. 79 – Gemi o denizde çalışan bazı yoksullarındı. Oradaki kral sağlam gemileri gasp etmekteydi. Gemiye zarar verdim ki almasın diye,80-Çocuğun annesi babası dindar insanlardı, çocuğun bunları inkarla ve azgınlıkla sarmasından çekindik. 81 –Rablerinin onlara o çocuğa karşılık daha temiz daha merhametli birini vermesini diledik.. 82 – Duvar ise, bu şehirdeki iki masum çocuğun malı. Altında hazine gizli . babaları da salih kullardan. .Rabbin onların ergenliğe kavuşunca hazinelerini bulmalarını istedi . Bu Rablerinin bir rahmeti. Ben bunların hiç birini kendiliğimden yapmadım . Sabredemediğin şeylerin iç yüzü budur.
Not : Elmalılı Hamdi Yazır mealinden alınmıştır.
Deprem sonrası enkazlardan çıkan, son anda kurtulan arkadaş ve tanıdıklarıma dedim ki” Ölmeyip kurtulduğumuz için şanslı mıyız, ya da ölüp gidenler mi şanslı.
Yada bu depremler Hazreti Musa örneğindeki gibi bize ders mi veriyor.
Ölenlerin hiç birini deprem öldürmedi. Sağlam yapılmayan binalar öldürdü. Dünya malı hırsı yüzünden malzemeden çalınarak yapılan binalar öldürdü. Umarım iyi bir ders almışızdır.
Kayıt Tarihi : 26.3.2018 23:42:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!