Değerli öğretmen arkadaşlarım,
Saygıdeğer veliler
Sevgili gençler! ..
Nasıl ki imanlı, inançlı her Müslüman Türk’ün evinin başköşesinde, odasının en müstesna yerinde, her an okumak için kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim var ise; her inançlı Türk gencinin elinde mutlaka, o muhteşem eser, o emsalsiz eser “Nutuk” bulunmalı ve mutlaka okunmalıdır.
Sevgili gençler!
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
mesele Atatürk ve Türkiye olunca benim tüylerim diken diken olur çünkü be ülkeme ve kurucusu olan Mustafa kemal Atatürke aşığım.bu güzel çalışmayı ve bizi blgilendiren değerli üstadımı kutlarım.HİKMET Bey.10 ant saygılar
19 MAYIS
On dokuz Mayıs gençliğe armağandır
Kıymetini bilenler ağa'ndır
Sahiplenenler gökyüzünde ağan’dır
Ayandır bihaberler.
İNCİ GERMENLİLER
TEBRİKLER Sn.ÇİFTÇİ
ON PARMAGIMLA PUAN PUAN DUYARLI GÜREĞİNİZE SİZE TŞKR EDERİM SEVGİLE ÜSTADIM
Sayın Hikmet Çiftçi, bu konuşmayı buraya eklemeyi düşümmeniz ne güzel bir etkinlik olmuş!..kırk yıl öğretmenlik yaptım, Atatürk'üm Nutuk'unu okuyan on öğretmene rastlamadım..Nutuk'un dili 'anlaşılmıyor' gerekçesiyle okunmamıştı. SÖYLEV haline getirildi..O da uyduruk diye okunmadı..Ben Mustafa Kemal'i SÖYLEV'inden tanıdım...Mutlaka okunmalı..Mustafa Kemal Atatürk, Mustafa Kemal'in kendinden tanınmalı..Atatürk'le ilgili ne güzel alıntılar yapmışsınız..Kutluyorum efendim..saygılarımla..
Bayramlar bayram gibi olmasa da bizler bayramı bayram gibi kutlarız.
İşte Hikmet Hocam da kutlamış coşkuyla. Yüreğine , kalemine sağlık diyerek.
Bizler Atatürk sevgisiyle yoğrulduk. Okuldan çıkarken okul idaresi hepimize birer 'Nutuk' armağan etmişti.Belki de şahsi kütüpanemizin ilk kitabıydı. Halen de ilk kitap olarak durur.
Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramımızın 96. yıl dönümü kutlu olsun diyerek ,Gazi ve şehitlerimizi saygı ile anıyorum.
Değerli öğretmenime teşekkür ediyorum ,saygımla , selamımla.
Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramımızın 96. yıl dönümü kutlu olsun. Bağımsızlığımızın meşalesini tutuşturacak olan ilk kıvılcım Samsun'da çakıldı ve yurdumuz bu ışıkla aydınlandı ve aydınlanmaya devam etmekte. Tüm dünyanın kabul ettiği büyük liderimizin en önemli özelliklerinden biri de milletini çok iyi tanımasıdır. Yoksulluğun, çaresizliğin diz boyunu aştığı günlerde bir avuç insanla yola çıkıp, bir milletle yedi düvele ders veren bir savaştan sonra çağdaş ülkelerle boy ölçüşen bir devleti kurmuştur. Gazi ve şehitlerimizin aziz ruhları şad olsun. değerli öğretmenime de tebrik ve teşekkür ederim.
Bu şiir ile ilgili 6 tane yorum bulunmakta