14 Nisan mitingine yüzde 90 bir katılım olacagını varsayarak diyorum ki; Türkiye insanı 12 Eylül anayasasına yüzde 90 EVET oyu vererek bu günlere geriletildi.
! 4 Nisan mitingiyle 12 Eylül darbesi arasındaki benzerliğe dikkatleri çekmekte yarar var.
Öncelikle; 14 Nisan mitingine HAYIR dediğimiz için bizi anlamak istemiyen veya bu miting için POLİTİZE OLMUŞ yığınlar dışında DÜŞÜNEN insanlara sesleniyorum ve soruyorum?
1-Derin devlet destekli bir sözde cumhurriyet mitingiyle Türkiye ne kazanacak,Türkiye insanının kazanımı ne olarak?
2-AKP nin iktidar olması bu halkın seçenekleri arasında KÖTÜNÜN EN YİYİSİ DEĞİLMİYDİ.?
3-AKP nin tüm icraatlerine ortak olan muhalefet,ASKERİN ardına saklanarak KEMALİZME sıgınınarak mı CUMHURİYETCİ oluyor.
4-Türkiyenin demokratikleşmesi yönünde ALTERNATİF TEK BİR ÖNERMELERİ OLDUMU?
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
anlamak diye derdi olmayıp kendi mantığını bilip gören beyinlerden ne beklenir.
nasılda, sıkışmış -alternatifsiz kalmış beyinler ve verili olana tabi kalınmış.
seni anlamak diye derdi olmayan kafalara bunu anlatmak oldukça zor dostum.sevgiler can
özgür ve onurlu yarınlarda birlikte olmak dileğim,huzur ve barış için aynı yürüyüşün birer adımı olmak umudumla selamlar üstadım...
Cumhuriyet, laiklik, demokrasi, bağımsızlık ve hepsinin getirisi olan toplumsal BARIŞ adına meydanlardayım. Siz neden değilsiniz ?
Bu şiir ile ilgili 3 tane yorum bulunmakta