13.30 dan sonra Şiiri - Çizgili Mavi

Çizgili Mavi
238

ŞİİR


3

TAKİPÇİ

13.30 dan sonra

Saatin durdu sanırım, pili bitti, camı kırıldı, şirazesi dağıldı, zembereği bozuldu… Bir şey oldu besbelli. Ki 13.30 da olmadı sonrası da.
Olmasını beklemekti asıl aptallık, olmaması değil. Saat 13.30 olsa ne olurdu olmasa ne? ‘Seninle görüşmek istemediğimi biliyosun!’ Kavhe içelim mi öğleden sonra? Biliyorum benimle görüşmek istemediğini. Dedin ya işte, yüzümü bile görmek istemediğini. Yüzüme söylediğin gibi ‘Ben sameti seviyorum!’ diye. Zerreydi istediğim, 24 saatlik lanet olası bir günün içinde bir dakikaydı, bir saniyeydi, ulan bir andı be bir andı. Seninle görüşmek istemediğimi biliyosun’un üstüne, ‘Gel be kadın’dı o 13.30 dan sonrası.
Bekledim. Bu saate, bu vakte, bu ana kadar bekledim; belki ‘bildiğim’ benimle görüşmek istemedeiğin gerçeği yalandır, şakadır, yanlıştır, öfkedir, komiktir, gülünçtür, üzücüdür veya herhangi bir şeydir de ‘seninle görüşmek istemediğimi biliyosun’ değildir diye…
‘Hadi’ desen yeterdi, cümleni bitirmene fırsat vermeden; ‘hadi bi sigara içelim’ demeni bile beklemeden koşup gelecektim. Demedin. Ne hadi dedin, ne bi sigara içelim istedin, ne de yüzümü görmek…
Çünkü benimle görüşmek istemediğini biliyorum. Tıpkı beni sevmediğini hatta benden nefret ettiğini bildiğim gibi bunu da, benimle görüşmek istemediğini de lanet olsun ki biliyorum! Sameti sevdiğini, derya deniz vakitlerin elin elinde ziyan olurken bana bir zerrecik vaktini çok gördüğünü bildiğim gibi!
Hiçbir zaman önceliğin olmadığım şöyle dursun önceliklerin arasında hiçbir zaman olmadığımı bildiğim gibi biliyorum benimle görüşmek istemediğini! ‘Tamam hadi içelim’ dediğin, bunu derken ofkayıp puflamalarınla ağzıma sıçıp beni yerin dibine soktuğun o istemezliğini bildiğim gibi… Gelmeyen 13.30’a da, önüne de ardına da evveline ve ahirine de… Tüm vakitlerine, tüm günlerine, tüm anlarına… Takvimine de saatine de lanet olsun bu günün!
“Geldim kapına kadar. Saati sormak için. Gökhan vardı. Gitmedim.”
13.30 dan sonra.
Sonra?
Sonrası yok. Pili bitti, kordonu koptu, pimi düştü, yelkovanı kırıldı, akrebi de kendi çevresinde ateşler yakıp kendi zehrini kendine zerkedip intihar etti! 13.30 dan sonrası yandı bitti kül oldu. Dağa mı kaçtı artık, dağların ardına mı saklandı, kar mı yapdı, çığ mı düştü, öldü mü kaldı mı… Ne cehenneme gittiyse gitti, kayboldu 13.30 dan sonrası…
Seninle görüşmek istemediğimi biliyosun. Ben şimdi sana cümle analizi mi yapayım. Üfff tamam hadi içelim. Ben sameti seviyorum. Nerde? 13.30 dan sonra. Gel be adam! Gitmiyorum. Üffff! Günaydın diyorum sana. Seninle görüşmek istemiyorum. İlla söylememe gerek var mı? Ve üstelik sen de biliyosun bunu? Neyi? Seninle görüşmek istemediğimi, biliyosun! 13.30 dan sonra. Bişey oldu! Üffft! O zaman ben de senin yüzünü görmüş olurum! Ben sana aşık oldum! Biz görüşmüyoruz. Mesele isteyip istememem değil sigarayı, kahveyi. Ben senin yüzünü görmek istemiyorum. Günaydın diyorum sana. İçimden! Seninle görüşmek istemediğimi biliyosun. Gel be kadın! Ulan gel de bi sigara içelim işte. İstiyosun. Bok istiyorum! Seninle görüşmek istemiyorum ve üstelik bunu biliyosun! Lanet olsun ki biliyorum benimle görüşmek istemediğini! Lanet olsun ki biliyorum yüzümü görmek istemediğini! Ben sana aşık oldum. 13:30 dan sonra! Ben sameti seviyorum. İçimden. Yok içimden sevmiyorum, söylüyorum bunu. Sana da söyledim ya, hatırlamıyo musun? Hani şırda şu masanın önünde, ulan mal, gözlerinin içine baka baka söyledim. Şurda, şu ağzına sıçtığımın kitaplığının önünde de söyledim ya hani, lan nasıl unutursun ağlıyodun sen… Gözlerine baka baka söyledim. Bişey oldu. Gel be adam! Günaydın. 13.30 dan sonra. İçimden. Seninle görüşmek istemiyorum biliyosun. Biliyosun! Biliyosun bunu! Biliyorum…
Kavge içelim mi öğleden sonra? Seninle görüşmek istemiyorum biliyosun!kahvenin de canı cehenneme, siktiret kahveyi. İçtüm zaten! Güldenle! Kapıdan içeri adım attım, değil 13:30, 13 bile olmadan! Güvenlikte tutuldu yakam, illa bi kahve içelim! Seninle görüşmek istemiyorum. Biliyosun! Yakamı kurtaramadım, içtim kahve! Kahvenin de versin belasını! Mevzu kahve mi? Değil. İlla söylememe gerek mi var, günaydın diyorum sana. Biliyosun! Neyi? Sameti sevdiğini, benimle görüşmek istemediğini, bir zerreni bile bana çok gördüğünü, 13:30 dan sonrayı… Sonrası mı? Yok! Pili bitti. Yelkovanın da canı cehenneme, akrap gibi! Zembereğinin de canı cehenneme! Biliyosun. Seninle görüşmek istemediğimi biliyosun. 13.30 dan sonra. Sonrası yok ama. Zaten biliyosun görüşmek istemediği, seninle! Daha ne bok yemeğe bekliyosun ki sonrasını. “Benim kıyısında bir saygıyla beklediğim olanak, başkalarının çiğneyip attığı sıradanlıktı!” Biliyosun! Biliyorum! 24 saatinde senin istediğin herhangi bir anının bana ait olması. Hep sen, hep sen, hep sen… Senin düşüncelerin, senin isteklerin… isteklerim? E istiyosun ya bi sigara içelim diye, bi kahve içelim diye, bi yüzünü göreyim diye… Ben de senin yüzünü görmüş olurum. Hem zaten seninle görüşmek istemiyorum. Hem zaten, ve üstelik, ve ne yazık ki, ve maalesef, ve eşşek gibi biliyosun bunu! 13.30 dan sonra. Hani? Yok? Kıyısında beklediğim olanak… Ben sameti seviyorum. Bişey oldu. Gel be kadın. Üfff tamam hadi. Üfff! Üfffffff! Pili bitti. Kordonu zaten kopuk, pimi kayıp. Kayıp. Belki uyuyor yelkovan belki de akrep öldü. Belki de ölen kendi! Bana ne bundan? Kime? Bize! Bize ne? Bize neden yardımcı olmuyosun? Biz mi! Biz mi? Seninle görüşmek istemiyorum. İstememekle de kalmayıp söylüyorum bunu, bilesin diye… Ki biliyosun bunu! Sameti sevdiğimi gözlerinin içine baka baka söylediğim gibi. Eşşek gibi bildiğin şeyler arasına al bunu da ekle! Neyi, ne saçmalıyosun sen? Seninle görüşmek istemediğimi biliyosun! Biliyorum. 13.30… 13.31… 13.32… 13.57… 14.26… 14.57… 15.05… 15.06… 15.07…

13.30 dan sonra… Biliyosun seninle görüşmek istemediğimi! Günaydın. Süre doldu gidiyorum ben. Gitmem lazım. Vakit bitti. Süre doldu. Kahve içelim mi öğleden sonra? Puhahahaha. Ne kahvesi ulan sığır? Ne sigarası be hey dangalak. Ben de senin yüzünü görmüş olurum o zaman. Ne zaman. O zaman işte, sen benim yüzümü gördüğünde. 13.30 dan sonra mı? İstemiyorum. İçimden.

Söylememize gerek mi var birbirimize, ‘günaydın’ diye; ‘seninle görüşmek istemediğimi biliyosun’ demek varken. 13.30 dan sonra. Ne 13.30 dan sonra? Sigara içeriz. Üfffff tamam. Hani? Ne hani? 13.30! Ha o şey, seninle görüşmek istemiyorum. Yüzünü görmüş olurum o zaman, ben de senin! Günaydın. Ne günaydını, saat 15.11… 15.12… 1518… 15.24… süre bitiyor. Ne bugün be Çarşamba mı? 15.31… 15.34… 15.bilmem kaç… Cuma. 13.30 dan sonra. Ne o? Hiç, seninle görüşmek istemiyorum, biliyosun! Üfff tamam hadi içelim. Üfff mü? Ne sandın, ben sameti seviyorum. Seninle görüşmek istemiyorum, yüzünü görmek istemiyorum, sikmişim sigarasını kahvesini! 13.30 dan sonra… Hani? Ne hani? Sonrası işte. Neyin sonrası? 13.30 dan! Yok. 15.37! Dur bi çekeyim aşağı doğru şu maili, belki… Ulan belki gelmişimdir aklına, belki yalandır benimle görüşmek istemediği, belki yalan-yanlış, öfkedir, dinmiştir, öyle değildir, o; o değildir… Gelmiştir onun da saati 13.30 dan sonraya… Bok gelmiştir! Hem içtin ua kahveni, güldenle, elifle, osmanla… Hatırlasana mal; güvenlikte, yakandan tutulup. 13.30 dan sonra için girerken binaya, yakandan tutulup hani… hoooop bağlanıyor. E posta denetleniyor. Güncelleniyor. Güncelleme: az önce! Kaç? 16.04… bana bir yetden bir şeyi hatırlatıyor, 16.04! Yüzünü bile görmek istemiyorum. Senünle görüşmek istemiyorum biliyosun! Biliyorum. Bok biliyorum! Bok biliyosun! Eşşek gibi sen de istiyosun içte o siktiğimin kahvesini de sigarasını da! Öyle olmasa der misin ulan, günaydın diye içinden! Ben sameti seviyorum! Yok bu içinden değil, hötküre höyküre, ağız dolusunca ve gözlerime bakarak ve gözlerine, nefesin yüzüme çarpacak mesafeden! 13.30 dan sonra… Bi kahve içelim mi öğleden sonra? Seninle görüşmek istemiyorum, biliyosun. Bari bi sigara içelim. O zaman ben de senin yüzünü görmüş olurum. Ne zaman. Sabah, geçerken yanından… İçimden! Günaydın. 13.30 dan sonra! Kaç! Hayır öyle değil ya, kaöma hemen! Saat kaç? 16.05… 16.07… 16.10… Biliyosun. Biliyorum. Bok biliyosun! Biliyorum ulan işte, bana zerresi çok görülen ne varsa elin elinde heba! Olsun. Ne olsun! Daha ne olsun. 16.11… 16.12… 16.14. Bugün günlerden ne ya? Aaa sahi Cuma! 13.30 dan sonra. Bekle sen, teveccüh buyurup bakarım yüzüne bi ara. Aaa fakat o zaman ben de senin yüzünü görmüş olurum. Seninle görüşmek istemediğimi, sameti sevdiğimi, gizli gizli günaydın dediğimi, senden nefret ettiğimi ama bi yandan da biley olduğunu, sana aşık olduğumu, yüzünü görmek istemediğimi bil. Bir de 13.30 dan sonrasını. Sonrası yok, taşşak geçtim seninle. Sen güncelle, kaydır aşağı doğru bekle dönen zembereğin dönüşünü… 13.30 dan sonra. Kaç? 16.17… SÜRE BİTTİ! Şimdi, birazdan; sana zerresini çok gördüğüm beni, ben kendi ellerimle elin elinde heba etmeye gidiyorum. Dur. Ne? Sigara? Sikmişim sigarasını da kahvesini de! Ben sameti seviyorum! Sana da günaydın. Neee günaydın mı? Yok lan öyle değil, dedim ya taşşak geçtim seninle! İçimden! 16.18… 16.19….

Çizgili Mavi
Kayıt Tarihi : 11.4.2025 16:19:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Seninle görüşmek istemediğimi biliyosun!

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!