Sanki İbrahim (a.s) gibi ateşe atılmışlar!
Peygamber soyu sanıp sakın yüceltip övme!
O güzelim tenleri kötü boyatılmışlar!
Kutsal balıklar gibi her yanlarında dövme...
Yanakta, sırtta yanık, görsen; 'Ayn-ı Zeliha! '
Kimi yakmış göğsünü, kiminin göbeğinde...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Fatihin torunlarıyız sözde...21 yaşında çağ açp çağ kapatmış bir mucizenin dallarıyız...Allah sonumuzu hayr etsin diyorum,çünkü gidiş hiç hayırlı değil...Tebrikler efendim.
Kendi öz'üne dönmesi hep uğraştırmıştır insanı/insanlığı.Çünkü raydan çıkma durumunun açtığı hasarı bir anda ortadan kaldıramazsınız.
Kötü gidişin nereden itibaren başladığını öğrenmek gerekiyor öncelikle.Ve ondan önceki zamanların yol hareketlerinden sonuçlar çıkarmaya geliyor sıra.
Toplumsal kötü gidişler için düşünüldüğünde durum daha da yaşamsal...
Dost TAŞÇIOĞLU'nun deneme/sınama/yanılma bağlamları üzerinden yürüttüğü bu us değerlendirmelerini ıskalamamalıyız aslında.
Şiir hayli sorumluluk taşımaktaydı.
Kutluyorum Efendim.
Erdemle.
Taklitçilik modaysa.. Bunun da adı 'inanca çıkmışsa...' Vay bizim hallere!
Zaten ne geldiyse başımıza 'özümüzü kaybetmekten' gelmedi mi? Karışalım iyicene, 'çorbaya dönsün..' Kimin umurunda?
Duyarlı kalemi kutlarım...
Yüreğinizi ve usta kaleminizi kutluyorum Halil Bey...saygı ve selamlar.
Harika bir şiirdi sevgili dostum.Allah o yüce gönlünüzdeki coşkuyu daim kılsın.
Herkes kendinden sorumludur sayın Taşçıoğlu...
Eğer kimseye zararları dokunmuyorsa ve onunla kendilerine bir anlam kattıklarına inanıyorlarsa.... Bizde sadece onların dövme yapma özgürlüğü gibi onları eleştirmek özgürlüğünü kullanabiliriz ancak...
Kaleminize sağlık ...
Efendim yorumsuz kutluyorum,güçlü kaleminize ve şahsınıza saygımla
Düşünceye saygı duyuyor, çalışmanızı sevgilerimle kutluyorum. Paylaşım için teşekkürler ve şiirlerin mutluluk dünyasından sevgiler....
Cahiliye dönemlerinden bu güne devam eden eden olgu..........yetişme ve yetiştirilme tarzı....asıl olan ianaç eksikliği ve zamanında eğitim eksikliği...
duyarlı yüreğinize sonsuz teşekkürler hocam saygılar
DUYARLI Yüreğinize saglk guzel konu idi antolojime aldım tam puanımı bırakdımsaygılarımla
Bu şiir ile ilgili 11 tane yorum bulunmakta