Sokakları inletti tank bot sesleri
Darbeyle uyandık 12 eylül sabahı
Radyolarda hasan mutlucan eserleri
Darbeyle uyandık 12 Eylül sabahı
Demokırasi diğe faşizim geldi başa
Korku saldılar insanlara dağa taşa
Güvendesiniz dedi kenan paşa
Darbeyle uyandık 12 Eylül sabahı
Ne buldularsa yakıp yok edip yıktılar
Kimi buldularsa cezaevlerine tıktılar
Yaşı küçükleri büyütüpte astılar
Darbeyle uyandık 12 Eylül sabahı
Doğmamış bebeleri yetim koydular
Genç kızları işkencehanelerde soydular
kimini öldürüp kimini sakat koydular
Darbeyle uyandık 12 Eylül sabahı
Kayıt Tarihi : 21.9.2012 15:52:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Öncelikle belirtmek istediğim bir gerçek var. İnsanları düşünceleri ne olursa olsun mutlaka saygıyla karşılar, yaşam haklarına, kişiliklerine, inançlarına ve ideolojilerine her zaman mesafeli yaklaşırım. Benim için sorun kişilerin neleri düşündükleri değil, ekmeğini yedikleri memlekletlerine ( vatanlarına ) nasıl baktıkları, uluslarını nasıl değerlendirdikleri, evrensel insan haklarıyla birlikte yurttaşlık haklarını nasıl anlayabildikleri çok daha önemlidir. 12 Eylül tarihinde ben 39 yaşındaydım. 12 eylül öncesini ve sonrasını yeterince tanıdım. Tarafsız bir insan gibi izledim. Bana inanıp inanmamakta özgürsünüz. İnansanız da, inanmasanız da bunlar geçmişte yaşanılan gerçekleri değiştirmeyecektir. Yaşadığımız bugünler 12 Eylül'ün getirdiği yanılgının daha çok ilerlemiş boyutundan başka bir gerçeği göstermiyor. O günlerde ülkemizdeki sağ-sol çatışması; fanatizm, faşist düşünceler, özellikle TBMM'de çok çok uzun süren bir başkanın seçilmemiş olması, halkı temsil eden tüm parlemento üyelerinin meleketi ve insanımızı unutarak rehavet içinde sadece kendi keyflerini düşünmesi ( hiç onaylamadığım ) bir darbeyi başımıza getirmiştir. Çünkü bu darbeyle başlayan, yurtsever iyi niyetli insanlara yapılan baskılar, günümüzde oradan hız bularak bin kat daha artarak bugüne gelmiştir. Özelleştirme denilen 'vatanın satılması' bu dönemden sonra başlamış, Avrupa gümdük birliği denilen ve ülkemizi açık pazar haline getiren, ulusal değerlerimizi bir ölçüde yok eden emperyalizm adeta ülkemzde davet edilmiştir. Devlet devletliğini, insanımız insanlığını, ulusumuz ulusal karakterini bu dönemden sonra yitirmeye başlamıştır. Çünkü 12 Eylül ülkemize, demokrasinin Cumhuriyet nimeti yerine, bağnazlığın şeriat ve tesettür düşüncesini getirmişti. 12 Eylül 1980'den günümüze kadar durmadan sattık yedik ve Türk insanını borçlandırdık. Kişi başına düşen gayri safi milli gelirimiz yıllık 11 bim dolar civarındayken tüm bizim ülkemize komşu ülkelerde bu rakam bizden çok fazlaydı. 12 Eylül bağımsızlığımıza ve cumhuriyetimize karşı yapılan bir haksızlık sayıldı. Doğruydu bu düşünce... Ancak onu hazırlayanlar adeta onları davet ettiler. Her gün bu ülkede 50-60 kadar cinayet işleniyor, geceleri korkudan sokağa çıkamıyorduk. Devlet yoktu, devleti yönetenler kendi çıkarlarının peşindeydi. Şiirinizi dikkatle okudum. Düşünce sizin düşünceniz. Ben sadece saygı duyuyorum ama bu düşünceyi iyi ve doğru değerlendirmeyi de ayrıca önemsiyorum. Paylaşım için teşekkürler. Sonuç: 12 eylül çeşitli açılardan incelendiğinde her iki yönüyle de değerlendirilmesi gereken bir olay olarak tarihin yargısıyla yüzleşmek zorundadır.
sizi ve kalaminizi kutluyorum..
ZERRİN TAYFUR
TÜM YORUMLAR (9)