1a/:
Çöllerin koynunda uyuyan adam duy beni.
Kefeni yırt.
'Hu! ' de ve kapaklan...
Ya Yakhya! ...
Aryanice'ye benzeyen bir dilde okunur şiirimizin kriptosu. Başka lisanı unut. Bil ki... Yamalı bohçalar kahininin zamanında Kimmerya dulları Tahrani'ce yerine genellikle benim dilimi konuşurlardı. Şiir söyler ve cumbalardan bakışırlardı süzüm süzüm. Bekleşirlerdi gecenin yorgan altında. Mırıl mırıl dilleri kadim bir yazgıya bata çıka ilerlerdi. Sonra geldiği yönü unuturlardı. Ya Yakhya, neden işaret koymadın karanlıkların koynuna? Ve neden oymadın ışığın gözesini? Sıyırmadın neden soğuyan küllerini mağma diyarının? Zaman mı? Her zaman yetecek kadar vardır. Yani tam vaktidir şahmaranların gözünde yol almanın. Yürü ve ardınca yürüyelim. Gözümüze ışıktan kınalar sürünelim. Ellerimize sürme çekelim Hadramut'ta. Kara bir dutta bulalım aradığımız gözbebeklerimizi. Ne olsun daha?
Ya sen Ya Yakhya?
ne ayıldım
ne ayılabilirim
ne ayılmak isterim
başım ağır
dizlerim parçalanmış
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta