Bu 10 KASIM sana ağlama günü olmamalı.
Bu 10 KASIM herkes Gençliğe Hitabe’ni tekrar tekrar okumalı.
Sonra herkes etrafına bakmalı.
Sormalı kendine: “ Benzerlik var mı? “
Eğer bakmakla kalmayıp görürlerse,
Üstüne tekrar tekrar düşünülürse,
Ortam tanıdık gelecek.
..
Atamın gözyaşları
Çanakkale'de,cephede
Kırda,bayırda akar
Şehitlerin gözyaşları
10 kasım 1938
Sabah saat 9'u 5 geçeden beri
Mezara kadar akar
..
10 kasım 2003 eryaman
Yalnızlık çok kötü be anneciğim
Ne saçımı okşayan bir el
Ne göz yaşımı silen bir mendil
Ne d günün nasıl geçti
Diyen bir söz var yanımda
..
Yetmiş yıldır Atatük'ü bu Milletten sakladılar
Üzerine fatihayı da bunlar yasakladılar
Saklandılar arkasına hertürlü herze yiyerek
Onu koruyoruz derken kirlerini pakladılar
Yalancılar, yalakalar tuttu köşe başlarını
Suçu Müslümana yıkıp hıyaneti akladılar
Farmasonlar, siyonistler cırıt attı yıllar boyu
..
Bayrağım - Deneme
Okulda soğuk bir kış günüydü…
Ortaokul öğrencisiydim.
10 Kasım atamın, o yüce değerin ölüm yıldönümüydü. Kalbimde üzüntü ve heyecan çocuk yüreğime yüklenmiş duygulardı.
“Esin Harikalar Diyarında”
..
10 KASIM
Türkiyem yasa bürünmüş
Ölmüş böyle bir Ata diye
Ağlama! Sevin ve Çalış
O'nu anmak yalnız ağlamak mı?
İlerle
..
UNUTAMADIK ON KASIM’I
Unutamadık On Kasım’ı
Unutamadık atam unutamadık.
10 Kasım
Saat 9u 5 geçe
..
10 Kasım saat 09:05
Selama durduk senin önünde
Sirenler çalıyordu imdat istercesine
Bayraklar yarıya inmişti
Gözlerimdeki yaş iki damla olup akmıştı
Puslu bir hava sicim sicim akan yağmurla
Yağmur yağıyor İzmir ağlıyordu adeta
..
Yurt, gaflette, uyurdu,
Beyler, dedi, buyurdu,
Duymayana duyurdu.
O parlayan bir nurdu,
Türk sillesiyle vurdu,
Cumhuriyeti kurdu.
..
“23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı” nız kutlu olsu.
Değerli arkadaşlarım, bugün '23 Nisan Ulsal Egemenlik ve Çocuk Bayramı' Bu bayramı bütün dünya devletleri örnek almalı ve de çocuklarına gerekli önemi vermelidir. Büyük Önderin ön görüşlüğü, dünden daha çok bugün gerekli olduğu görülmektedir. Çocuklarımızın bayramını kutlarken, 'Şiirlerle Bayramlar' adlı kitabımın ön sözünü de sizlerle paylaşmak istedim. Bir kere daha geçmişi gözümüzün önünden geçirmenin yararı olur diye düşündüm.
Değerli okurlarım ve sevgili öğrenciler. “Şiirlerle Bayramlar” kitabımla, sizlere Ulusal Kurtuluş Savaşımızın umut dolu öyküsünü sunmaya çalıştım. Bunu yaparken de, Mustafa Kemal Atatürk’ün yalnızca ulusumuzun bağımsızlık savaşını veren değil, kurduğu cumhuriyetin bütün kurumlarıyla birlikte, çağdaş ülkeler düzeyine taşımayı başaran bir lider olduğunu da bilmeliyiz. Birinci dünya savaşından sonra, işgalci devletlerinin Anadolu’yu işgal ettiği yetmediği gibi, her yeri yakıp yıkıyorlardı.
19 Mayıs 1919 da Samsun’a çıkan Mustafa Kemal, ilk kıvılcım ateşini Amasya Tamimiyle yaktı. Bu kötü gidişe dur demekten başka bir çarenin kalmadığını biliyordu. Bunun de için ilk önce Erzurum’a, sonra da Sivas’a gitti. Her iki kongrede almış olduğu kararları hayata geçirmeğe başladı. İşgal bölgelerindeki halkı silahlı direnişe geçirmek üzere örgütledi. Bu mücadelenin, Anadolu halkının desteğiyle birlik ve beraberlik içinde olacağına inanmıştı. O inançla, bütün kararlarını buna göre aldı. Daha sonra Ankara’ya gelerek Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni açtı. Meclisin kararıyla, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin Başkanı, hem de ordularımızın Başkomutanı Unvanıyla yetkilendirildi. Mustafa Kemal Atatürk, bu yetkilerini Ulusal Kurtuluş Savaş’ını başlatarak kullanmaya başladı.
Bir yandan savaşı idare ederken, diğer yandan da, geleceğin cumhuriyetinin sağlam temeller üzerine oturtturmak gereğiyle, canla başla çalıştı. İlk işi olarak da saltanatın kaldırılmasını sağladı.
Misakı Milli hudutları içinde tek hâkim gücün, TBMM olduğunu bütün dünyaya ilan etti. Kurtuluş Savaşı sonrasında, Laik Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni kurarak, bir dizi köklü devrimler yaptı. Cumhuriyeti sağlam temellere oturtturmak maksadıyla, gece gündüz hiç durmadan çalıştı. Ne yazık ki her ölümlü gibi, O’da 10 Kasım 1938 de saat 09.05 ‘e aramızdan ayrıldı. Şimdi, Anıt Tepe’de ebedi istirahatında yatmaktadır. O’nu minnet ve şükranla anıyor ve O’ unla birlikte aziz vatanımızın kurtuluşunu sağlayan ve bu hareket içinde olan isimli ve isimsiz kahramanlara sözümüz odur ki, bu cennet vatanımızı bize sizler armağan ettiniz, bizlerde O’nu canla başla koruyup yücelteceğimize söz veriyoruz.
..
Türkiye aziz bir ülkedir..
Atatürk (ü-ölüm) süzleştirmek. Bu cümleyi iyi analiz edin. İşte Türkiye bu iki çizgi arasında.
ONUN ÜZERİNDEKİ KAN KADAR AZİZ BİR KAN BAŞKA TOPRAKLARDA YOKTUR... Biz bir savaş değil binlerce savaş verdik... Hala da savaşmaktayız. Doğal ve doğal olmayan afetler bizde hiç bitmedi... Ülkemiz Ata’mızdan sonra geçen zaman diliminde bugünkünün en üst düzeyinde olmalıydı... Ne yazık içine düştüğümüz savaşlar Türkiye'yi kalkındırmak, aydınlatmak, geliştirmek ilimde sanatta fende en üst düzeye çıkarmak adına verilmedi... KADINLARIMIZIN başörtüsüyle bile savaştık. OKULLARIMIZDA öğrencilerimiz savaştı. Başbakan bile astık... Darağacı altın günlerini yaşadık.
İçine düştüğümüz bu durum Atatürk'ü biz anladık mı sorusunu dile getiriyor... Anlayamadık. Sınıfta kaldık... Yabancı ülkeler bile bizden iyi anladılar... Bizde Ata'yı seven kadar sevmeyen kimseler de vardır. Bunlar gizlediler kendilerini. Oysa bu da demokrasinin gereği olarak düşünülseydi ve bu insanlara Atatürk-ü sevdirme daha başka yollardan enjekte edilseydi daha doğru olurdu. VE ne yazık bizde Atatürk- ü sevdirme çoğu zaman kafasına vura vura olmuştur. Hayali bir kahraman edasına büründürülmüştür, ders kitaplarımızda: ki ATA’MIZIN da buna hiç ihtiyacı yoktur. Her tarafa ATA’MIZIN BİR BÜSTÜNÜ, HEYKELİNİ KOYMAKLA iyi mi ettik sizce... SONRA diktiğimiz heykellerini bile temizlemekten aciz kalmadık mı? Güvercinler, kuşlar kondu, YUVA YAPTI... Ata'mızı putlaştırdınız böylelikle. O bunu sizden istemiş miydi... Bir vasiyet mi etti her tarafa resmimi, heykelimi, büstümü koyun diye... Atatürk sevgisi kalplerde olmalı, yeşermeli, yaşamalı... Çoluk çocuğumuza aktarılmalı.
..
Değerini bilip, kendin olmalı.
Yerini bulup, ağır durmalı.
Yenilenip derlenirken, kendine sormalı,
Altın dururken bakır olur mu?
Özgürlüğü için, varlığını ortaya koymalı.
Hakkını alıp, karnını doyurmalı.
..
Mal, mülk neydi, bir hiç! Ulusu vardı gözünde;
Doğruluk, dürüstlük var; onur dolu özünde.
Rahat yüzü görmeden, namus için savaştı;
Vatan, millet aşkıyla, nice engeller aştı..
Yapraklar düşerken sararıpta dallarından;
Bir acı hüzün çöker içime her sonbahar
..
Ne günler geçirdik acı tatlı.
İyi ki varsın,yanımdasın.
Canımdan bir parçasın.
Elifi elifine bir tanemsin,doğruluk abidemsin.
Yürek yaramın ilacısın.
Islak dudaklarının hayranıyım.
Lepiska saçlarını koklamadan duramam.
..
Hayâli mâverâda, Hak’ta bulmuş özünü
Anlatır kalemiyle, hakikatin sözünü
Mesnetsiz konuşmaz hiç, iyi tanırım onu
Zamanı boşa verrmez, dâva olunca konu
Aşka dâir konuşur, güzel bağlar sonunu
Kula kulluk etmez O, mazlumun yanındadır
..
Günlerce ağladım, sızladım,
Olmadı gözyaşımı bir silen…
Aradım kendimi teselli edecek birini,
Gece gündüz yorulmadan…
Buldum kumral bir sevgili,
..
10 Kasımla başlayacak benim her yılım
Ağlayacağım,ağlayacağım güler gibi,
10 Kasım dökülürken ağzımdan
Titreyecek dudaklarım tiril tiril
Sanki MUSTAFA KEMAL der gibi.
Okşasın diye saçlarımı
..
Soğuk Kasım sabahı
Bu gün 10 Kasım
Gökyüzü hüzünle dolu
Saat dokuzu beş geçe
Bulutlar gözyaşı yüklü
Ellerimde kasımpatı çiçekleri
İçimde siren sesleri...
..
Ne aşklar yaşadım, kimleri gömdüm
Severken küskün olmak mümkün olmuyor...
Kendine bağladın beni kördüğüm
Bir seni unutmak mümkün olmuyor...
Tanrı mı çıkardı seni karşıma?
Sardı sen belayı şair başima
..
Bir daha ansızın gözlerimi karıştırma
Sokulma yıldızlı gecelerde umutlarıma
Tutuşur içimde her an mısralar,
....................................susar kalbim
Soyunur ayışığı,
.......Uzanir bir kadin gibi koynuma
..