Kulağımı dayadım yere,
dinledim Afrika toprağını,
homurtular geliyor Uganda'dan, Mozambik'ten,
Güney afrika'da pembe tabanlı ayaklar öfkeyle şakırdatıyor zincirini.
Angola ormanları yeşil arslanlar gibi böğürüyor al kan içinde.
Son savaşalrını veriyor emperyalizm, ama silahlısı, zındanlısı, valilisi,
Başımı kaldırdım bakıyorum:
Afrika iki yol kavşağında duruyor,
yol var yine esirliğin inine gider döne dolaşa,
yol var gider büyük hürriyetine büyük kardeşliğin...
..
Uçuyorum karlı Ukrayna ovalarını.
Yıllardır bu ilk hava yolculuğum sensiz.
Elini aradım yerden kesilirken,
alışkanlık,
yere inerken de arayacağım.
Dün gece bavulumu hazırlıyordun,
omuzların kederliydi,
belki değildiler de, bana öyle geldi,
kederli olmalarını istediğimden.
..
NOT:
Bu onuncu mektubun başına,
yine gazetelerden kesilmiş
şöyle bir telgraf haberi iliştirilmişti.
......İtalyan kuvvetlerinin Habeşistan'da
harekete geçmeleri için yağmur mevsiminin
bitmesi ve baharın gelmesi bekleniyor...
Ne tuhaf şey Taranta - Babu;
..
Kahire'nin Özbekiye Bahçesi'ni hatırladın mı?
Oturduğumuz sırayı gidip buldum.
Topal ayağını onarmamışlar.
Geceydi hatırladın mı?
Karmakarışıktı karşımızda
yıldızlar, otomobil ışıkları, vitrinler
ve uzun entarili dilenci.
Kederli kadından konuştuktu hatırladın mı?
Kraliçe Nifertiti'ye benziyordu yüzü.
..
Dar-es-Selam'da 'Halas Ordusu' kulübesinde uyumanın yolu yok sıcaktan.
derime yapışıyor sıcak vıcık vıcık.
Kanadalı karı koca akşam dualarını çoktan çaldılar magnefonda.
Arslanlar böğürmüyor.
arslanlar içerlerde
arslanlar, filler, gergedanlar,
zebra, zürafa, antilopların çeşidi.
Kaplan yok sanıyorum.
Moskova'da zooloji parkında kaplan da vardır, beyaz ayılar da, penguenler de,
ve kaymaklı dondurma vardır.
..
Geceleyin geç vakit havalandık Kahire'den
Uzakta, ta uzakta, kanadın ucunda ayrılığın kırmızı ışığı yanıyordu.
Yıldızları sımsıkı tuttum avucumda, uyudum.
İndik Hartum alanına sabah aydınlığında,
bulutsuz, ak bir aydınlık,
bir porselen aydınlığı,
porselen bir fincan zar gibi ince.
Alanda dev bir 'Komet' vardı
..
Dar-es Selam'a belki kuşlar gelir İstanbul'dan, Moskova'dan
kuşlar nerelerden nerelere gitmez ki!
Ama bu toprağın dalına konan Moskovalı ilk uçak bizimkisi,
İlk İstanbullu ben.
Duydum afrika'nın kokusunu,
büyük kara Afrika'ının:
iri bitki, iri hayvan, iri güneş, iri yağmur, iri yıldız kokuyor.
Girdik şehre palmiyelerle muzların arasından.
Gözalabildiğine yeşil, gözalabildiğine sıcak bir akvaryuma girdik.
..