1a/:
Sen başındasın her daim sırça burçların,
Bense son sayfalarındayım seyahatimin.
Burada tozlarına bulanırım,
Ve öğütlerinin koygun beyitlerine.
Dalgalar bilmez ki,
Denizin ve aşkın bittiğini.
Benim ağladığımı anlamaz ki,
Kara Ali ve sahilde kumlar,
Vahalarda hurmalar yanmaya durur aşkla.
Tandırlar yüreğimi sürgüne yollar.
İşte o sıra kor olurum mülteci diyarlarda.
Ya da ateş fışkıran kuyu-yu gayya...
Ey Yakhya...
1b/:
'Amin' de ve çekil Ya Yakhya.
Ey kenan'ı nurla sıvayan asil. Mavi kan. Majestik... Böyle zamanlarda dururum çadırımın eşiğinde. Bir yanımda karım durur. Diğer yanında evlatlarım. Beşiğinde ağlamada kimi. Kimi kendi aşığ oyununu oynamada. Dalarım ufuklara. Aslında ufuklar bana dalar. Yalar kulaklarımı o kuzeyli barak. Oturarak dinleriz. Hepimiz. Yani bütün çadır ehli. Ya da ehli zaman. Ne zaman Yakhya? Ne zaman yırtılır kibir? Kubur ne zaman deşilir. İranice'de 'öyle olsun' anlamına gelen sözcüğü anımsarım. Ya sen? Duaların sonunda beni anar mısın? Ya da Adem'i anımsar mısın? Öyleyse 'Hu! ' de ve kapaklan...
1c/:
Bilirim bütün çöller ağlar kendi bahtına.
Annelerse kendi Yakhya'sına ağlar.
Dağlar uğunur,
Ya Yakhya! ...
Çağlar nehirler...
Her şey akar artık kendi mecrasında.
Artık sen de 'Amin' de ve çekil Ya Yakhya.
Kayıt Tarihi : 20.3.2006 17:39:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!