Sual:
İbadet hem nefsime ağır geliyor, hem kabul olmayacağını zannediyorum bu yüzden de gevşeklik geliyor. Ne tavsiye edersiniz?
Cevap:
Bu his sadece sizde değil, inanan ve itaat eden her mümine nefis ve şeytan vasıtası ile musallat olan bir halet-i ruhiyedir.
Korkmaya gerek yok.
Sabır ve azimle yola devam etmek zorundayız.
Madem bizi Allah yaratmış ve yaşatıyor ve “Kullu nefsin zâikatul mevti summe ileynâ turceûn” Her nefis ölümü tadacak ve sonra bize döndürüleceksiniz. Ankebut 29/57 ayetinin ikazı ve her canlının ölümüne şahit olmamız gösteriyor ki bizde bilmediğimiz bir gün ölerek O’na döneceğiz.
O zaman “Va’bud rabbeke hattâ ye’tiyekel yakîn” “Ve ölüm gelip çatıncaya dek Rabbine ibâdet et. Hicr 15/99” ayeti gereğince, mülkünde yaşadığımız, sonsuz nimetlerinden istifade ettiğimiz sürece Rabbimizin ibadet emrine itaat etmeliyiz.
İbadet akıl, ilim ve irade sahibi varlıkların Allah tarafından yaratılış nedenidir.
Gevşeklik ise şeytanın insanı ibadetten, itaatten ve muhabbetten mahrum bırakma hilesinden başka bir şey değildir.
İbadetin nefse zor ve ağır gelmesi ise!
İbadet, Allah’a iman ve itaat karşılığında vadedilmiş olan nimet ve saadetin büyüklüğünün delili olmamakla beraber, akıl ve iradenin hakkını verme noktasındaki imtihanımızdır.
Allah cc. Bakara (2) suresinin 21. Ayeti kerimesinde “Yâ eyyuhen nâsu’budû rabbekumullezî halakakum vellezîne min kablikum leallekum tettekûn.” “Ey insanlar! Sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabbinize ibadet ediniz ki, takvâ sahibi olasınız.” Yine Zariyat 51 sure-i celilesinin 56. Ayeti kerimesinde “Ve mâ halaktul cinne vel inse illâ li ya'budûn” “Ben, cinleri ve insanları sadece bana ibadet etsinler diye yarattım.” diyen rabbimize karşı emretmiş olduğu ibadetlerimizi yerine getirmeliyiz.
Elbette Allah’ın biz insanları mükemmel yaratmasını kıskanarak isyanda bulunduğu için lanetlenip huzurdan kovulan şeytan, bize olan haset ve husumetinden dolayı, bizi Rabbimizin rızasını kazandıracak olan saadetli ibadet yolundan uzaklaştırmak için elinden gelen her hileye başvuracaktır.
Ya tembellik damarımızı tahrik edip zor gösterecek ya lezzet düşkünlüklerimzle gaflete salacak veya ibadetlerimizin vasıfsızlığı iddiası ile kabul olmayacağı hilesine başvurup umutsuzluğa sevk ederek bizi Allah’a karşı vazifelerimizi yerine getirmekten alıkoymanın yollarını deneyecektir.
Bize düşen vazife şeytanın hilelerine kanmak değil; Allah’ın emrine riayet ve itaat ile muhabbetini kazanmanın yollarını aramaktır.
İbadete karşı nefsin tembellik ile itiraz ve isteksizliğini, Allah’ın bizi yoktan var edip rahmetiyle yaşattığının, bütün nimet ve imkanları emir ve istifademize verdiğinin bilinci ile hareket ederek, Rabbimizin lutuf ve keremlerine karşı en azından teşekkür nevinden de olsa huzura çıkıp minnet ve muhabbetimizi arz etmenin yolu olduğunu düşünerek, günde beş defa davet edilmiş olduğumuz saadet vesilesi namazlarımızın bize kazandıracağı, kıymet, izzet, huzur ve lezzeti düşünerek eda etmeli ve bu değerleri kazandıracak olan namaz için katlandığımız zahmetin, zahmet değil büyük bir nimet ve rahmet olduğunu düşünerek nefsimizi ibadete ikna ve razı etmeliyiz.
İkinci fitnesi olan ibadetlerimizi vasıfsız veya yetersiz göstererek şevkimizi kırmasına karşılık;
Yapmamız gereken, bildiğimiz kadarı ile kulluk vazifemizi yerine getirmektir.
Kabul edip etmemek Rabbimzin bileceği bir şeydir. Diyerek İLKELDEN MÜKEMMELE kuralını dikkate alarak her gün biraz daha iyiye ve güzele muvaffak olma azmi ile başta, günde beş vakit namaz olmak üzere ibadetlerimize sabırla devam etmektir.
Her şeyin tekâmül kanununa tabi olduğunu unutmadan olgunlaşma sürecimizi hayatımızın sonuna kadar kararlılık ile sürdürmeliyiz.
“lâ taknetû min rahmetillâh(rahmetillâhi) , innallâhe yagfiruz zunûbe cemîâ, innehu huvel gafûrur rahîm” “Allah'ın rahmetinden umut kesmeyin. Şüphesiz Allah, bütün günahları bağışlar. Çünkü O, bağışlayandır, esirgeyendir." Zumer 39/53
Evet Allah’ın rahmetinden, merhametinden ve mağfiretinden umut kesmiyoruz. Kesmeyeceğiz çünkü gidecek başka kapımız, İman edecek başka rabbimiz yok.
Günahlarımızı bağışlasın, kusurlarımızı örtsün. Vasıflı veya vasıfsız tüm ibadetlerimizi dergâh’ı izzetinde kabul buyursun.
Amin birahmetike ya ekremel erkemin veya erhamurrahimin..
Necdet EremKayıt Tarihi : 13.4.2015 00:01:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Necdet Erem](https://www.antoloji.com/i/siir/2015/04/13/1-sual-ibadet-nefsime-agir-geliyor.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!