İçimin yokuşlarından geçerek ulaştığım,
Soğuk, sıcak demeden dağ, tepeler aştığım.
Aksakallı, gün geçirmiş, Ulu ozan, şehirler,
Taşlarını konuşturan, ezber bozan, şehirler.
Akıl süsü sendedir, tatlı dil özün senin,
Gökteki yıldızları süsleyen sözün senin.
Yusuf'ça duruşunla erittin bedenimi,
Divanına durarak öğüttüm nedenimi.
Kaşgar;
Er oğlu er, atalardan yadigâr.
Bilgelik ocağısın, gerçekleri yaklaştıran,
Faziletli bir sancaksın, engelleri aştıran.
Hakikatler eşiğine varmak için kolaylık,
Tevazuyu öğütleyen, methedilmeye layık.
Taşkent;
Münevverlere başkent.
Şifa buldu ellerinden, tenini kanatanlar,
Senden alıp sermayeyi dirhem dirhem satanlar.
Yeşertirsin kurumaya yüz tutmuş uygarlığı,
Bakışırsan mamur olur gönlündeki darlığı.
Buhara;
Sarın ona, kışın dönsün bahara.
Duygularım kabarıyor, zahitlerin anınca,
Kasavetim kayboluyor divanına varınca.
Gafletin bırakıver, Namazgâhta kumlu yere,
Seçilmişler diyarına, mutlu, mesut değere.
Semerkant;
İlim göklerini kaplayan ad.
Mahtum Kul’un heybesinde taşır seni, usanmaz,
Sana gelen, kendin bilir, yadın elinde sanmaz.
Onurlu yürüyüştür, anlarsın kokusundan,
Gökyüzüne doğan ezan, kaldırsın uykusundan.
Aşkabat;
Kardeş olmak ister isen, o en güzel kanaat.
Şehriyar'ın adı kaldı, Heyder Baba'dan bize,
Şiirseldir sokakları, aşk boşaltır kalbimize.
Gurban sana! Havasında iç dünyamı gezdiğim,
Tatlı dilinden yansıyan, coşkunluğum sezdiğim.
Tebriz;
Muhabbeti yâd eyleyen evimiz.
Korkusuz, yiğit duruş, zirvelerden seslenen, sen!
İlim, irfan dağının kaynağından beslenen, sen!
Kalemimle kanatlanan yüreğimin nehrisin,
Deste deste katlanan şiirlerimin şehrisin.
Erzurum;
Geçmişimi arar iken seninle yoğrulurum.
Buruciye, Gök Medrese; şifa sunan iki el,
Gözlerinden bahtımıza dokunan güzel amel.
Başın diktir, izzetlisin, kin bulaşmaz tasana,
Hür doğmuşsun, hür yaşarsın, nazar işlemez sana.
Sivas;
Göklerinden dökülen yüreğimdeki avaz
Hayal şehir; Selçuklu'ya bezemiş kaşlarına,
İmrul-Kays'a sokulup karışmış yaşlarına.
Sarsılmazdır, temelini sağlam atmış erenler,
Hizmetinde sebat bulur, dergâhına girenler.
Kayseri;
Yılgınlığımı dağıtan, ustalığının eseri.
Kusur örten meziyetin volkanları söndürür,
Şirazesi bozulmuş fırtınaları dindirir.
Nefisleri paklayan öğütlerin sahibisin,
Yeryüzünü kucaklayan okyanuslar gibisin.
Konya;
Üfleyerek büyüttüğüm evimde ki Begonya.
Buhara'dan doğan ırmak suluyor dört bir yanın,
Heybetli, Ulu çınar, gölgesidir evliyanın.
Tılsımlı bir doğumsun, renginden tanırım seni,
Uhrevi yolculuğumsun, kirletme elbiseni.
Bursa;
Kendini bulacaktır, gönlüm seni okur sa...
Hazinemsin, taş duvarlar saklar seni, sevdiğim!
Şairlerin mısraları yoklar seni, sevdiğim!
Yurdumun temaşa yeri, çeyizinin sandığısın,
İsminle avunmakta, her milletin yandığısın.
İstanbul;
Nazirsiz bir güzel! Aradığın İstanbul'da bul.
Kaşgar’dan başlayarak Taşkent’i solukladım,
Buhara’dan, Semerkant’a imanımı yokladım.
Şehre tutkun şarkılarla Aşkabat’ta terennüm,
Şems’e dokunmak için Tebriz’e döndüm yönüm.
Erzurum'a varınca ilminin kapısın çaldım
Sivas’ımın minberinde derin dersimi aldım
Yüreğim dinlendirdim Kayseri'nin gölgesinde
Gözlerim yağmurlandı, Konya'm davudi sesinde
Depreşince kaygılarım, Bursa'm ile duruldum
Kıpır kıpır duygularla İstanbul'a vuruldum.
Kayıt Tarihi : 4.5.2014 18:46:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Teşekkür ederim sağlıcakla kalınız
TÜM YORUMLAR (1)