İstiklal Marşı Böyle Yazıldı

İbrahim Şahin 2
532

ŞİİR


24

TAKİPÇİ

İstiklal Marşı Böyle Yazıldı

İSTİKLAL MARŞI BÖYLE YAZILIR
TEK PERDE
ŞAHISLAR:
1- Atatürk
2- Hamdullah Suphi TANRIÖVER
3- Mehmet Akif
4- Jüri üyeleri (3)
5- Yarışmacılar (5)
6- Sunucu
7- Hamdullah Suphi’nin yaveri
8- Sekreterler (3)

(Masada Hamdullah Suphi, Radyoda çalmaktadır.)

SUNUCU:

Sayın dinleyiciler 25 Ekim 1920 İzmir'in Yaprakları şarkısı ile yayınımıza başlıyoruz.

RADYO:

İzmir'in kavakları
Dökülür yaprakları
Bize de derler çakıcı
Yar fidan boylum
Yakarız konaklar

SUNUCU:

Sayın dinleyiciler, Yurttan Sesler yayınımıza ara veriyoruz. Bir son dakika haberi: Milli eğitim bakanı Hamdullah Suphi Tanrıöver milli birlik ve beraberliği sağlamak,, Türk ordusuna moral kazandırmak amacı ile bir '' Millî Marş '' yarışması düzenlediğini duyurdu. Milli Marş olarak seçilen şiire 500Tl. Para ödülü verilecek.

(Hamdullah Suphi sahneden çıkar, tekrar girer radyoyu açar.)

SUNUCU:

Sayın dinleyiciler 27 Aralık 1920 Zeybek havası ile yayınımıza başlıyoruz

RADYO:

Sarı zeybek aman şu dağlara yaslanır aman
Yağmur yağar silahları efem ıslanır
Bir gün olur aman deli gönül uslanır aman

Eyvah olsun tellide doru efem şanına

Eğil bir bak mor cepkenin efem kanına

SUNUCU:

Sayın dinleyiciler, Yurttan Sesler yayınımıza ara veriyoruz. Bir son dakika haberi:

Bize gelen bilgilere göre şu anda TBMM'de Millî Marş için başvurusu yapılan şiirlerin değerlendirilmesi yapılıyor. Yarışmaya 724 şiirin katıldığı gelen bilgiler arasında

(Masada Hamdullah Suphi, masa önünde jüri üyeleri. Yarışmacılar şiirlerini sıra ile okur)

BİRİNCİ YARIŞMASI:

Can vere vere çıktık savaştan
Haber aldım geldim yarıştan
Ben Mehmet oğlu Osman
Eğer birinci çıkarsam yarıştan
Benimdir on dönüm bostan
Yan gel, yat oğlum Osman

İKİNCİ YARIŞMACI:

TÜRKİYE

Gürler akar derelerin
Kapanır derin yaraların
Gerçek oldu rüyaların
Gör aydınlık yarınların

ÜÇÜNCÜ YARIŞMACI:

Görülmemiş bir Savaş başladı
Top-tüfek güm güm patladı
Kır atım kiş kiş kişnedi
İndim attan, diktim al yıldız bayrağı

DÖRDÜNCÜ YARIŞMASI:

Yıldız girdi ay koluna
Baş koydum yoluna
Öptüm koydum başıma
Al yıldızlı şanlı bayrağım

BEŞİNCİ YARIŞMACI:

Geldi bahar, ağaçlar aştı çiçek
Gönüller hep dolup taşacak
Yazdığım bu şiir birinci seçilecek
Garip gönlüm bundan gayrı neşelenecek

KADINLAR KOROSU:

Biz dirlik
Biz birlik
Biz yoksak
Boş kalır
Boyunduruğun öbür yanı
Bu vatan
anaların omzunda yükselir
Dalgalansın al yıldız bayrağım
Güle donansın vatan toprağım

ANADOLU KADINI:

ANADOLU KADINI:
Bağrı yanık anasıyım vatanın
Anadolum, çorapsız çarık giyenin
Sabah akşam koyun inek sağanın
Uşağını cepheden cepheye salanın
Haber alıp yarıştan, huzruna gelenin
Her bir şehidine bin ağıt yakanın
Al yıldız bayrağında şen gülenin
Ben bağrı yanık anasıyım bu vatanın
Geldim bu yarışa şehit düşen binler için
Geldim bu yarışa kan kokar vatanım için
Geldim bu yarışa al yıldız bayrağım için

ÇOCUK YARIŞMACI:

Yarından tez savaş bitecek
Babam evimize hemencik dönecek
Evimiz düğün bayram şenlenecek
Ya ya, şaşa Mehmetçik amca çok yaşa

KADIN YARIŞMACI:

Savaş bitecek
Okullar açılacak
Çocucağım okula gidecek
Uyusun da büyüsün ninni

(Yarışmacılar gider, Jüri kendi arasında konuşur)

RAYO:

Havada bulut yok bu ne dumandır
Mahlede ölüm yok bu ne figandır
Şu Yemen elleri ne de yamandır
Ah o Yemen'dir, gülü çemendir
Giden gelmiyor, acep nedendir
Burası Muş'tur, yolu yokuştur

SUNUCU:

Sayın dinleyiciler, Yurttan Sesler yayınımıza ara veriyoruz. Bir son dakika haberi:

Milî Marş yarışmasına katılan 724 şiir içerisinde Millî Marş niteliği taşıyan bir şiirin tespiti yapılamadı. Hamdullah Suphi Tanrıöver çare peşinde.

1. JÜRİ:
Hiçbiri milletin ruhunu yansıtmıyor.
2. JÜRİ: Hiçbiri coşku vermiyor
3. JÜRİ:
Hiçbiri milli marş özelliği taşımıyor.

HAMDULLAH SUPHİ:

Doğru söylüyorsunuz. Ben nasıl çıkarım paşanın huzuruna ‘’ Millî Marşımız bu.’’ diye. Bir çare bulmalıyız.

2..JÜRİ:
Ödül miktarını arttırsak.

1.JÜRİ:
Şiir yazmak bir kabiliyet. Para ile kabiliyet geliştirilmez.

HAMDULLAH SUPHİ:

Ben onu bunu bilmem, bir çare bulmalıyız. Yalvarıyorum size, sabaha kadar gerekirse uyumayın, sabaha bir çare bulun, dileyin benden ne dilerseniz.

(Seyirciye döner)
Eş dost, akraba, eli kalem tutan kalbi vatan aşkı ile atan biri varsa tutun elinden bana getirin.
(Jüri çıkar, telefon çalar. Arayan Atatürk)

HAMDULLAH SUPHİ:

Buyurun paşam.

ATATÜRK:

Yarışma ne oldu, Millî Marşımızı sabırsızlıkla bekliyorum. Tanırsın ben beklemeye gelmem.

HAMDULLAH SUPHİ:

Paşam, Millî Marş niteliği bir şiir bulamadık.

ATATÜRK:

Hamdullah Bey, Hamdullah Bey! Siz kiminle konuştuğunuzun farkında mısınız?

HAMDULLAH SUPHİ:

Farkında olmaz olur muyum paşam, sizi, bırakın sesinizi duymayı, telefonun çalışından tanırım.

ATATÜRK:

Hamdullah Bey, ne yazık ki siz beni tanımamışsınız.

HAMDULLAH SUPHİ:

Aman Efendim, sizi dünya tanıdı, ben nasıl tanımam?

ATATÜRK:

Tanısaydın benimle nasıl konuşulacağını bilirdin.

HAMDULLAH SUPHİ:

Aman Efendim, bir kusurum olduysa affedin, dilim sürtüşmüştür.

ATATÜRK:

Bana bak Hamdullah Bey! Bu millet savaşa girerken, silahımız yok demedi. Silah bulamadık demedi. Makûs kaderini bertaraf eden bir millet, kendi bağrından Millî Marşı yazdıracak birini çıkartır. Onu bulup çıkartmak benim işim değil. Bu benim şahsi meselem olsa alırım kalemi elime.

HAMDULLAH SUPHİ:

Paşam, kaleminizin kılıçtan keskin olduğunu bilmeyen var mı?

ATATÜRK:

Hamdullah Bey, bu bir Millî Marş davası. Millî Marş milletin bağrından çıkar. Benim kalemimden değil.

HAMDULLAH SUPHİ:

Haklısınız Paşam.

ATATÜRK:

Bak Hamdullah Bey, bu milletin mazeretlerin ardına sığınmak gibi bir lüksü asla ve asla olamaz. Meclisin açılış gününe Millî Marş hazır hale gelmezse makamınızı terk ediniz. Bu meclis silahların gölgesinde temelini attı, Millî Marşı ile açılmayı çoktan hak etti. Bu millete bu meclise bir özür borçluyuz.

HAMDULLAH SUPHİ:

Paşam, milletim adına sizden özür dilerim. Emriniz yerine getirilecektir.

(Hamdullah Suphi yaverini çağırır. Yaver gelir.)

Abdullah, bana Mehmet Akif’i bulup gelmelisin. Yerin dibine de girse, bul getir! Bulamazsan sakın gelme! Yerin dibine kendin gir!

ABDULLAH:

Anlaşıldı Efendim. Mehmet Akif’i kendi elimle koymuş gibi bulup geleceğim.

(Mehmet Akif, Hamdullah Suphi)

MEHMET AKİF:

Beni emretmişsiniz.

HAMDULLAH SUPHİ:

Aman Efendim, ne emri? Başımızın üstünde yeriniz var. Hoş geldiniz. Geçin oturun. Bir nefes alın.

MEHMET AKİF:

Hamdullah Efendi, lafı dolaştırmayı hiç sevmem. Hele hele lafı dolaştıranı hiç sevmem. Sonuca gelin.

HAMDULLAH SUPHİ:

Mehmet Beyim, abim, üstadım. Kurtuluş savaşından alnımızın akı ile çıktık. Millî Marşta ayağımız takıldı. Bizim bu müşkilimiz sizin için bir besmele çekmek.

MEHMET AKİF:

Benden isteğiniz nedir?

HAMDULLAH SUPHİ:

Fazla değil bir şiir.

MEHMET AKİF:

Sizin ‘’ Bir şiir’’ dediğiniz koskoca bir milletin Millî Marşı. Millî Marş parayla alınmaz, para ile satılmaz. Satılırsa Millî Marş olmaz. Ben böyle bir yanlışlığın içinde yer alamam.

HAMDULLAH SUPHİ:

Biliyorum üstadım. Bu milletin Millî Marşı olmayışı derdinde yer alırsınız. Hatta Adına Millî Marş deyip millete hitap etmeyen bir şiirin karşısında duran kişilerin en önde geleni siz olursunuz.
MEHMET AKİF:

Bu sözünüze diyeceğim yok.

HAMDULLAH SUPHİ:

O zaman yazacaksınız.

MEHMET AKİF:

Yazmayacağım.

HAMDULLAH SUPHİ:

Aman üstat, sizin derdiniz, sizi kemirir. Benim koltuk devrilir, milletin hali Allah’a havale. Gelin işi yokuşa sürmeyelim. Suyu akışına verelim.

MEHMET AKİF:

İşin içinde millet oldu mu akan sular durur. Marşı yazmasına yazacağım. Benim de şarlarım olacak.

HAMDULLAH SUPHİ:

Üstat, sizin şartınız bize emir. Hemen söyleyin şartınızı.

MEHMET AKİF:

Yarışma ödülü beş yüz lira 725 yarışmacıya eşit verilecek.

HAMDULLAH SUPHİ:

Üstat, birinci ile sonuncuyu nasıl ayırt edeceğiz? Şaka yapıyorsunuz.

MEHMET AKİF:

Şaka yapmıyorum. Bu millet nasıl liderini seçmişse 725 kişi de Milli Marşını seçecek. Unutma! Biz bu vatanı kurtaran şehitle gazileri ayrı tartılarda tartmadık. Ayrıca bu vatan, bu millet için şiir yazan her kalem, baş tacı edilir.

HAMDULLAH SUPHİ:

Şartınız kabul. Ne zaman yazarsınız.

MEHMET AKİF:

(Cebinden çıkarır.) Buyurun şiiriniz. Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazmayı nasip etmesin.

(Mehmet Akif çıkarken Hamdullah Suphi şiiri okur. Yüzündeki sevinç görülmeye değer.) Mehmet Akif geri döner:

Payıma düşen miktar, her gün sokakta karşılaştığım küfeci çocuğa verilsin.
(Hamdullah Suphi yaverine Atatürk’ü çağırttır, Atatürk gelir)
HAMDULLAH SUPHİ:
Paşam, Millî Marş hazır. Musade ederseniz sekreter kızlarımız güzel şiir okur. Şiiri onlardan sesli dinleyelim.
ATATÜRK:
Okusunlar o zaman. Doğrusu merak içerisindeyim. Sizin koltuk henüz yerini korumuş olmuyor.

Oyuncular İstiklal Marşını şiir olarak okur.

Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır parlayacak!
O benimdir, o benim milletimindir ancak!

Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!
Kahraman ırkıma bir gül... Ne bu şiddet, bu celâl?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal.
Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin istiklal.
Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım;
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.

Garbın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar.
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imânı boğar,
'Medeniyyet! ' dediğin tek dişi kalmış canavar?

Arkadaş, yurduma alçakları uğratma sakın;
Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın.
Doğacaktır sana va'dettiği günler Hakk'ın,
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.

Bastığın yerleri 'toprak' diyerek geçme, tanı!
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehid oğlusun, incitme, yazıktır, atanı.
Verme, dünyâları alsan da bu cennet vatanı.

Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
Şühedâ fışkıracak toprağı sıksan, şühedâ!
Cânı, cânânı, bütün varımı alsın da Hudâ,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyâda cüdâ.

Rûhumun senden İlahî, şudur ancak emeli:
Değmesin ma' bedimin göğsüne nâ-mahrem eli!
Bu ezanlar-ki şehâdetleri dinin temeli-
Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli.

O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşım.
Her cerîhamdan, İlâhî, boşanıp kanlı yaşım;
Fışkırır rûh-ı mücerred gibi yerden na'şım;
O zaman yükselerek arşa değer belki başım!

Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl.
Ebediyyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl;
Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet,
Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin istiklâl!

RADYO:

İzmir'in kavakları
Dökülür yaprakları
Bize de derler çakıcı
Yar fidan boylum
Yakarız konaklar

SUNUCU:

Sayın dinleyiciler, Yurttan Sesler yayınımıza ara veriyoruz. Bir son dakika haberi:

Mehmet Akif Ersoy'un yazmış olduğu '' İstiklal Marşı ayakta alkışlandı.
ATATÜRK (Mehmet Akif’e)
Sizden ikinci bir şiir yazmanızı istesem.
MEHMET AKİF:
İkinci bir şiir; ikinci bir savaş demek. Allah bu millete tekrar bir istiklal marşı yazmayı nasip etmesin. Tek dileğim doğacak güneşin yarından tez doğması. Benim o güneşin doğacağına inancım sonsuz.

İbrahim Şahin 2
Kayıt Tarihi : 6.1.2017 22:38:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Gülfatiş Şimşek
    Gülfatiş Şimşek

    Ne güzel yazmışsınız. O eller öpülür.

    Cevap Yaz
  • Salim Erben
    Salim Erben


    yüreğinize emeğinize sağlık....
    değerli çalışmanızı ve sizi
    içtenlikle kutlarım....
    kaleminiz tükenmez olsun....
    nicelerine.....
    selam saygı şaire ve şiirinedir ....

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (2)

İbrahim Şahin 2