01 Gönderilmemiş Mektuplar Şiiri - Yorumlar

Cem Karadeniz
179

ŞİİR


5

TAKİPÇİ

Sana doğan günlerde, seni çizdiğim tuvalimde ince bir gözyaşı damlası hapsolmuş hüznüme ve dut kurusu, süpürge tohumu bir vazgeçiş tınısı yankılanmış ıssız anlarında sevgi ormanının...
Sensiz geçen anlarım da sana ait artık. Sinsi acılara satmaktansa yüreğimin resmini: gülücüğüne kilitledim apansız sevişmelerimizin buğulu aksini.
Dost bir merhaba sıcaklığı içimi titreten, adını yüreğimle paylaştığım her satır başında. Ürkek bir tavşan kaygısı, gözbebeklerini incitme tedirginliği apansız. Ve tekrar tekrar çözebilme çabası bir denklem anlatısındaki matematik karmaşasını. 'Keşke söylemez olsaydım! ' da sözedilen pişmanlık tanısı.
Koskoca bir yürek dolusu, canımın içi bir gülümseyiş buğusu ya da ıslak bir göbek kokusu, sana dair anlarda parmak ucumda adınla doğan şarkıyı söyleyen dostk bakışlı serçe kanadındaki gerçe.
Aynamdan yansıyan dost bakışın tanrısı;
SEVDİM SENİ...
(3/10/99 - pendik)

Tamamını Oku
  • Mustafa Yılmaz İsmailoğlu
    Mustafa Yılmaz İsmailoğlu 06.07.2014 - 17:00

    Ne kadar güzel bir şiir. Gönlüne sağlık. Kutlarım. Selamlar...

    Cevap Yaz
  • Saliha Demir
    Saliha Demir 13.07.2009 - 00:19

    slm hocam şiirleriniz çok güzel ÜMRANİYE TİCARET MESLEK LİSESİ 2003-2004 yılı mezunu öğrenciniz SALİHA sevgilerimle..

    Cevap Yaz
  • Yasemin Ak
    Yasemin Ak 16.05.2007 - 14:53

    birgün bilgisayar ögretmenimin şiirlerini burada okuyacagım hiç aklıma gelmezdi...
    SEvgilerimle.....
    ÜMRANİYE TİCARET MESLEK LİSESİNDEN
    11/B (2002/2003) YILI MEZUNLARINDAN..

    Cevap Yaz
  • Meryem
    Meryem 09.02.2006 - 12:49

    Kendi fırtınasına karşı duranlar!

    İnsanoğlu can sıkıntısı uğruna, kendi iç dünyasındaki
    yoksul avareyi oynayabilmek için aşkı, kral
    soyluluğunu yaratabilmek için de sevilme arzusunu
    hiçbir zaman elden bırakmamıştır. Çünkü gayet iyi
    bilmektedir ki en kolay mutluluğu her zaman avare
    dilenciler yaşar, insan için kendisinin
    düşüncelerinden çok başkalarının kendisi için ne
    düşündüğü daha önemlidir.

    Bir gerçek sürekli olarak göz ardı edilmektedir;
    hayatta başkalarını sevme zorunluluğu olmadığı gibi
    insanın kendisini sevmeyi başkalarından öğrenmeye de
    ihtiyacı yoktur. Bu yüzden, kendi gerçeğini
    keşfetmeden önce dışarıda melek avına çıkanları hayat
    hoş bir sürprizle karşılar; ölümlüler diyarında
    uçamazsın, çünkü insanın kanatları doğuştan
    kırılmıştır, görsen de seyir eyle görmesen de,
    buradaki her suret müstakbel bir hayaletin yüzüdür.

    Olabildiğince mükemmeliyete yakın olmasını dilediğin
    herkimse, onu tanımanla büyük ölçüde sıradanlığa
    gömülecektir çünkü yaratıcı olan sorular karşısında
    cevaplar hep ölümcül olmuştur. Çoğu insanın keşfedip
    de uzun süreliğine tat alabildiği o denli az değeri
    vardır ki, aç kurt misali saldırır her bilinmezliğe
    karşı. Var olanı öldürmek, var olmayanı yaratmak;
    insanoğlunun kendine biçmiş olduğu tarihsel misyon
    budur işte.

    (aşk parıltısının yakıcılığı yerine dost sevgisi daha
    insancıl ve daha serinleticidir.. duygu
    emirnamelerinden kurulu hiyerarşiler yerine bir ilişki
    de yaratılacak olan eşit paylaşımlar, insanı aşk
    sarhoşluğuna nazaran daha ayık bir kafada tutar)

    Hayal kırıklıklarının çöküntüsünü yaratacak olan
    abartılı umut depremlerini, aşk diye koyunlara asmak,
    ne yazık ki kişinin kendi özgürlüğünü alaca renkli
    zincirlere vurmasıyla aynı anlama gelir. Kaç aşk
    vardır ki son sözü şu olmuştur; “..herşeyden evvel,
    içinde terk edip toprağa gömmüş olduğun insana karşı
    olan saygımdan ötürü aşkını kabul etmiyorum!
    Yaratacağım sonsuzluğu kabul edişin en büyük
    direncindir, ne mutlu ki sana var olan sancın yeni bir
    doğumun habercisidir!”

    Sonuçta her ne şekilde yaşanıyor olursa olsun sanırım
    şunu belirtmek gerek; acılı aşklarda her zaman
    birileri başkalarının omuzlarında göğe yükselir ama
    sonuçta güneşine daha yakın olanlar sevgisinde hep
    kendi ipini çekenlerdir!..

    birde benim gibiler var su hayatta sevdiginin ardından
    degil sevgisinin ardindan aglayip külleriyle o anları
    hatrında ve yüreginde sıcak tutmak isteyen.

    Geç kalmış olmalıyım, bunları sana yazmak için.En çok
    küskün halini severdim biliyor muydun? Küsünce seni
    daha çok sevdiğimi hissederdim.Gittiğinden beridir ne
    şarkılar ezberledim, ne türküler söyledim, ne şiirler
    yazdım.Hep sanaydı yollarım, hep sana taştım,hep sana
    aktım.Tüm bunları biliyor muydun? Bilseydin sever
    miydin beni? Yoo..Yok, sanmam... Sinemaya bile tek
    başına gittim.Kafelerde yalnız, yollarda bile
    tektim.Herkes çiftken tek yaşamak,sensiz yaşamak bana
    çok koyuyor bunu da biliyor musun? Kimlerle vakit
    geçiriyorsun? Mutlu musun? Mutlusundur umarım, mutsuz
    değilsen ki benimle mutlu oluyorsan eğer.. Yoo..Yok,
    sanmam... Mutlu olsan benim yanımda kalırdın,
    gitmezdin değil mi? Fotoğrafın da yok bende, e ben
    seni hep özlüyorum ama..İyi ki aklımı yitirmemişim
    seni daima hatırlıyorum.İstediğim an, istediğim saatte
    hatırlama gücüne sahibim.Sana şarkılar yazmak ne
    güzel, bir gün dinleteceğim diye avutmak kendimi.Bazen
    küserdin, kendini geriye çekerdin, kapatırdın
    kalbini.Olsun ya ! Hiç ama hiç dert etmezdim,çünkü
    bilirdim yine geri döneceğini.Şimdi gittikçe
    uzaklaştın.Kaç yıl, bilmem kaç ay geçti ? Toplasan kaç
    gün eder sensizlik ? Hiç hesapladın mı? Öyle ya şimdi
    dönmek zor geliyor,kendimden biliyorum..Belki de tek
    yolumuz görüşmemek, kabullenmek yokluğunu, yokmuş gibi
    yaşamak, anlamak yalnızlığı şiirler yazmak
    daima..Gittikçe uzaklaşıyorsun, dur artık ne olur !
    Daha fazla gitme...
    teşekkürler cem karadeniz:)

    Cevap Yaz
  • Suna Doğanay
    Suna Doğanay 18.12.2005 - 02:33

    Çok güzel bir mektup sevgili kardeşim. Paylaştığınız için teşekkürler. Başarılarınızın devamı dileğimle.
    Suna Doğanay

    Cevap Yaz

Bu şiir ile ilgili 5 tane yorum bulunmakta