1 Eylül Dünya Barış Günü

Değerli arkadaşlarım, bugün İl Genel Meclisi'nde yapmış oldğum konuşmamın tam metnini sizlerle paylaştığım için mutluluyum.
Sayın Başkan, Sayın İl genel Meclisimizin Değerli Üyeleri ve Değerli Yöneticileri,
Bugün “1 Eylül Dünya Barış Günü” olması nedeniyle, şahsım adına söz almış bulunmaktayım. Sözlerime başlamadan, hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
Bilinen bir şey vardır, oda insanlar devletleşmeye başladığı günden beri, çeşitli zaman ve tarihlerde savaştılar. Halende savaşmaya devam etmektedirler.
Dünya tarihinde, en büyük vahşetin meydana geldiği 1 Eylül 1939 da, Nazilerin, Polonya’yı işgaliyle başladı. Bu işgali müteakip, meydana gelen savaş 1945’de bittiğinde, geride elli milyon ölü, milyonlarca yaralı, sakat ve moloz yığını haline gelmiş kentlerle birlikte, acılı yürekler ve gözü yaşlı insanlar bıraktı.
Bu çirkin emperyalist paylaşım savaşının başlangıç günü olan, 1 Eylül, Dünya Barış Günü olarak kabul edildi.
İnsanlığın barış ve huzur içinde yaşaması için, 1 Eylül Dünya Barış Günü nün, anlamı ve önemine göre hareket edilmesi gerekmektedir.
Bu kürsüden, insanlık haklarını hiçe sayarak, saldıranlara sesleniyorum. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün “Yurtta barış, dünyada barış” ilkesini, hatırlamaları gerektiğini bir daha hatırlatmak istiyorum.
Dünyamızı yaşanmaz duruma getiren güçlerin, kendi çıkarları söz konusu olduğunda, insanların demokratik haklarına, evrensel değerlerine, insanlık haklarına ve hukukuna saldırıldığını görüyorum. Dün Irakta olanlar, bugün Gürcistan’da olmaktadır. Belki yarın bir başka ülke, bu bilinmez tuzağın içine düşürülecektir.
Sayın başkan ve değerli arkadaşlarım,
Hepinizin dikkatini, başka bir noktaya da çekmek istiyorum. Ülkemizin içinde bulunduğu terör belasından kurtulamadı. Acılar çekilmekte ve gözyaşı dökülmektedir. Bu terör belası aynı zamanda, dünya barışını da tehdit etmektedir. Bu duruma karşı duyarsız olan bazı devletler ne hikmetse, var olan teröre, gizliden gizliye destek vermektedirler.
Hâlbuki gerçekçi düşünüldüğünde, bilginin hızla yayıldığı, özgürlükçü demokrasinin giderek önem kazandığı dünyamızda, insanların huzur ve güven ortamı içinde yaşamaya hakları vardır. O nedenle, şiddete ve teröre karşı güç birliği yapılması gerekmektedir. “Yurtta barış, dünyada barış” ilkesine uyulmalıdır. Dünyanın çok hassas bir coğrafyasında yer alan ülkemizin, her hususta dünya barışının da teminatı olduğu, hiçbir zaman akıllardan çıkmamalıdır. Ülkemizi yönetenlerin dış politikalarında, milli çıkarlarımız yanında, hassas bir bölgede olduğumuzun önemine binaen, kusursuz hareket etmelerinin de bilinmesinde, fayda vardır diyorum.
Çünkü Kafkaslar, Balkanlar ve Ortadoğu gibi dünyanın en sorunlu ve çatışmaların yaşandığı bir bölgede yer almaktayız. Bizim temel felsefemiz, Cumhuriyetin kurulduğu günden beri, bütün anlaşmazlıkları karşılıklı anlayış ve hoşgörü içinde diyalogla çözmekten yana olmuşuzdur. Hiçbir kimsenin ırkına, diline, dinine, kültürüne bakarak, herhangi bir fark gözetilmemiştir.
Bu nedenle, barış ve istikrar ortamını bozucu, bölgesel anlaşmazlıkların, şiddet ve terör hareketlerinin önlenmesi gerekmektedir.
Bir başka önemli konuda da, açlıkla mücadele edilmelidir. Çevre sorunlarına duyarlılık göstererek, gereken çözüm bulunmalıdır. Bu hususta herkesin üzerine düşeni yapması ve bu sorumluluğu taşıması gerekmektedir.
Sayın Başkan ve değerli arkadaşlarım.
Dileğim odur ki,1 Eylül Dünya Barış Günü, bir daha hatırlanır. İnsanlarda, her türlü işgallerden ve terörden arınmış bir dünyada, mutluluğa, huzura, sevgiye, hoşgörüye, kardeşliğe ve evrensel barışa birlikte kucak açmış olur.
Bu dileklerimle sözlerimi tamamlarken, dünyanın neresinde olursak olalım, savaş olmasın, çocuklar ölmesin barış içinde yaşasın diyorum. Beni dinleme lütfünde bulunduğunuz içinde hepinize teşekkür ediyor saygılarımı sunuyorum.
Mürsel Adıgüzel