1 Düşler Uykuya Dalmış1

İsmet Bülent Tan
193

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

1 Düşler Uykuya Dalmış1

Toprağı eskiden işlemek zordu.
Yokluk içinde coşkuyla ekerdik ekini, tohumu. Eller kavrardı toprağı, sırtımız kan ter içinde sırılsıklam, avuçlar nasır tutmuş.
Sabahın çiğli erken saatlerinde başlardı mücadele.
Yokluk içinde coşkuyla işlerdik toprağı. Buğday ilk yeşil rengini verince toprağa uykuda olan düşler uyanırdı uykusundan. Tarlada ilk filizlenen ekinle birlikte ümitlerimiz de açılıverirdi.
Oraklar bilenir, ambarlar hazırlanırdı.
Harman zamanı yaklaştıkça, güneşten kararmış yüzden gerginlik kaybolur, gözlere sevinç ışığı yerleşirdi.
Tekerleri sıfırlanmış traktörler bile hiç halinden şikâyetçi olmazdı. Mazotun litreyle bulunduğu zamanlarda bile, domatesin tadı vardı.
Buğday sarı sıcak güneş kokardı, Toprak fırınlı evlerde yapılan ekmeğin kokusu, mis gibi yayılırdı tüm köye.
Mısır GDO’yla henüz tanışmamıştı.
Koyunlarda ikiz kuzular, sütünde bir parmak kaymak bulunurdu.
Mis gibi tarhanayla başlayan gün, tadına doyum olmayan soğan aşıyla son bulurdu. Güneşin odamızı terk etmesiyle gün son bulurdu. Gaz lambaları hazırlanır, şişelere gaz tamamlanır, radyodan “arkası yarın” keyifle dinlenirdi.
Akşam serinliği inince toprağa,
Akasyalar, akşamsefaları, sümbüller cömertçe kokusunu sunardı bize
Yenibahar çimenlerine papatya kokusu karışırdı.
Yıldızlar donatırdı yeni kireç kokan odaların duvarlarını.
Eller maharetliydi, yerinde duramaz sabahı zor ederdi.
Düşler uykuya gitmez, herkes alın terini ortaya koyardı
Harman zamanı bayram yerine dönerdi
Toprağın halinden anlardık
Toprak bizim halimizden anlardı

Karasaban çeken bir çift öküz vardı ovalarda
Sonra bir çift yerinde duramayan atlarla tarım yaptık
Harman kaldırdık neşeyle
Düğün yaptık tarlada saban süren atları süsledik
Gururla sevdalımızı bize getirdi
Ava gittik onunla
Yerini traktörler aldı ama onları hiç unutmadık
Yularının izi hala durur avuçlarımızda
Tarlalar neşeliydi, yüzü gülerdi bizimle

Buğday yeşermeye başlayınca tarlalarda düşler başlardı
Fasulye çiçekte, ayçiçeği gülen sarı yüzünü dönünce güneşe
Düşlerimiz yerinde duramazdı
Evin büyük oğlu sıranın kendinde olduğunu bilir sevdalısına kavuşacağı harman zamanını düşlerdi. Saçlarını omuzlarına örgüyle salan evin kızı akşamları gaz lambası ışığında hasretle nakışlarını işlerdi.
Evimizin büyükleri henüz zaman yenilmemiş düşleri gördükçe mutlu olur, bir yazma iki metre basma düşlemekten kendini alamazdı.
Ne zaman topraktan uzaklaştık, bütün sıkıntılar başladı.
Ovalar bomboş kaldı
Bayram yerine dönen harman yerleri terkedildi
Düşlemek bile çok uzağımızda kaldı.
Bereketli topraklara kimse el sürmez oldu
Toprağı terk ettiğimiz gün hiçbir şeyin tadı kalmadı.
Bayram sabahları bile eski tadını kaybetti
Eskiden yokluğumuz vardı
Ama yediğimizde tat, ufuklarımızda düşler vardı.
Eski düzeni yakalayamazsak toprakta ağzımızın tadı geri gelmeyecek
Elimizi cebimizden çıkarmazsak toprağın yüzü gülmeyecek
O günleri bulabilmek için avuçlarımıza bakalım
Yular izini arayalım, kazma nasırları henüz geçmemişse avuçlarımızdan henüz şansımız var.
Sermayenin marabası olmaktansa, toprağın efendisi olmayı yeğlerim.

İsmet Bülent Tan
Kayıt Tarihi : 29.3.2012 00:24:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

İsmet Bülent Tan