1.
İzleniyorum,
Birileri
beni
izliyor.
Ve görmüyorum,
O gözleri
kendini
gizliyor.
Yürümüyorum,
Kaçmak sanki
arkana bakmadan,
önünü görmeden ve de
Fazla gerçekçi gelmiyor.
Gerçek o kadar karanlık ki
Bir kere geldi mi
asla geri
gitmiyor.
Uzun,
Varsa eğer görmüyorum o sonunu
Bu gidip gitmediğim meçhul yol
bir türlü bitmiyor...
Işık yok!
Aydınlık haram!
Neredesin ey korkak,
nerede!
Kulun değil miyim ben,
ne hacet cehenneme,
işte bak:
Canım yanıyor!
Yanıyor,
yanıyor,
yanıyor!
Fakat etraf
hâlâ sessiz.
Birileri sinmiş köşesinde,
hüngür hüngür ağlıyor.
Bizimki yok ortalıkta yine,
herkes çaresizce
varlığını umuyor!
Sadece umuyor...
Kimse bilmiyor...
Kimse görmüyor...
O yolun
sonu var ve
herkes sadece
aydınlığı umuyor...
2.
Artık birilerinin arayışında değilim.
Bundan sonra ne dağlarda keşişim
Ne de yaşadığını sanan bir leşim.
Akbabalar da dönsün dursun başımda,
Değiller hiç mi hiç umurumda.
Hiç mi hiç!
Hiç!
HİÇ!
HİÇ,HİÇ,HİÇ!
Aşıp durduğum yetmez mi şu engin dağları!
Kaç bin defa aradım o cevapları!
Her taşın altında kimsesiz bekleyen bir karınca dahi
Olamamış sözde gerçeklik için
Aşmaya hazırım hâlâ daha
Bin bir katlı bulutları!
Şu gökleri, uzayı, yıldızları,
Kozmolojik her türlü varlıkları,
Aşmaya, araştırmaya hazırım hâlâ!
Ve hazırım tekrar tekrar
O yoğun karanlıkta ve boşlukta,
Sonsuzlukta
Sonsuza kadar kaybolmaya!
Ve hiç olduğumu bile bile
Ve hiç olduğumu bile bile
Hazırım, olana dek paramparça,
Bir asteroit gibi şu kapkara uzayda,
Parıl parıl parlayarak yok olmaya!
Yok olmaya...
Ve bir dilek tutulsun ardımdan...
Belki...
Belki bir anlamım olur o zaman...
Uğruna yok olduğum dava:
Varlığımı anlamak,
en sonunda var olmak.
Hiçlikte parıl parıl, yalnız,
var olacağı günde yok olan bir yıldız...
3.
Kaygılanıyorum.
Umarım bu geceleri atlatabilirim
rahat rahat uyuyarak,
Aklım yerindeyken düşündüklerimi
rüya sarhoşluğuyla tadarak.
Öyle kör kütük sarhoş olmayı arzulamıyorum:
Kim ister amansız bir baş dönmesi?
Görünmez oldu mu saatlerin ötesi
üzülmesini istemediğim o insanın sesi
hüngür hüngür ağlıyor ciğerimde.
Kendi bile farkında değil de
hadi neyse...
Kaygılanmamak elde değildir
Ve ölüm,
sisli bir günde karşılaşmak isteyeceğimiz
en son kişidir.
Güneş parlasın istediği kadar,
bu sis, bu kasvet, bu ölüm
istesek de istemesek de
bir yerlerde var.
Bir yerlerde yürüyor ve de
elininin değdiği herkesi
takıyor peşine.
Ne olduğunu fark edemiyor hemen insan.
Aylar önemsiz,
şubat,
mart,
nisan...
Bu sis etrafımızda yoğuşuyor
her taraftan,
anbean.
Tıpkı karşı konulamaz bir aşkın kollarına
düşer gibi bırakıyor kendini insan.
Tıpkı karşı konulamaz bir aşkın kollarına,
ardından da kimsesizlerin mezarlarına
kanıveriyor hemencecik insan.
Konuveriyor incecik dallara,
Güveni ise o güzelim yapraklara.
Aldırmıyor kendine hiç
üstü başı olsa da yara.
Uzun uzun bakakalıyor sonra
öylece gökyüzüne ve
uçsuz bucaksız sonsuzluğa.
2022 sonları
Mustafa Bilgiç 3Kayıt Tarihi : 19.1.2024 21:40:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!