anlızlığın üzerime üzerime koştuğunu ve yüreğime okkalı bir darbe indirip beni yerle bir etmesini tahmin edebiliyorum. Kollarım ağır, ayaklarım bir kuş tüyü bile kaldıramayacak kadar bitkin, bedenimin fikirlerimi ve hislerimi taşıyamayacak kadar çürümeye başladığını ciğerlerime batan bıçak darbelerinin sancılarından anlıyorum. Ne istediğimi ve sanırım nereye gittiğimi gerçekten bilmiyorum, kendime bile anlatmaktan korktuğum anıların ve onlardan çıkardığım notları korkmadan sıkılmadan yazabiliyorum artık, bir kalmadı, uğraşım yok, n hevesim eden kendimi bu kadar heba ediyorum neden bir şeyleri başarabileceğimi bilirken kendimi karanlık kuytulara atıp gecenin zifiriyle boğuyorum diye çok düşünüyorum. Ve sonrasında insanları düşünüyorum, onların uğraşlarını ve onların duygularını, her şey sahte geliyor. Ve bu sahtelik o kadar gerçekçi ki bazen ben de aldanıyorum, kitlenip kalıyorum. Nerede bulunur gerçekliğe en yakın acılar, nerede bulunur asıl uğraşın uğraş olmayacağını bilen insanlar? sanırım benden başka kafayı sıyırmış biri yok. Doğru ya en son yalnızlık üzerime üzerime koşuyordu nasıl da hemen unutmuşum ama. Açlığımı hissediyorum fakat açlığımı sigarının dumanıyla dolduruyorum, ki daha çok hızlı yaşansın her şey tok bir karın anlatabilir mi bu içimden geçenleri maalesef hayır. Bu yüzden sevgiye tok insanlar anlayamaz yalnızlığın ızdırabını. Kara bulutlar çevirmiş etrafımı gökyüzü arkada kalmış renkleri kaybetmişim, bulmak imkansız, umut etmek için yukarı bakılır, bir dua için yukarıya haykırılır fakat benim haykırabilecek bir gökyüzüm bile kalmadı, umutlanmaya kara bulutlar engel çıktı, çoğu insan yazdıklarımdan dolayı kaçtı, derdi olanı veya bu denli kendisinden nefret edeni kim sevebilirdi ki? Özür diliyorum. Yaşamın bu denli heyecanlı ve bu denli keyif verici güzelliklerini göremeden öleceğimden dolayı yorduğum kalbimden özür diliyorum. Özür diliyorum, rahatlığın verdiği huzura erişemeden içtiğim her bir sigaranın havada süzülen dumanından özür diliyorum. Özür diliyorum, içtiğim her bir şarabın kadehini kadehlere değil de yalnızlığıma vurup gidenlerin şerefine içtiğim için özür diliyorum.
Yorgunum, bahar geldi, silah kullanmayı öğrenmeliyim bu yaz
Kitaplar birikiyor, saçlarım uzuyor, her yerde gümbür gümbür bir telâş
Gencim daha, dünyayı görmek istiyorum, öpüşmek ne güzel,
düşünmek ne güzel, bir gün mutlaka yeneceğiz!
Bir gün mutlaka yeneceğiz, ey eski zaman sarrafları! Ey kaz kafalılar! Ey sadrazam!
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta