05Yazdan Kalan Bir Parça Aşk

Ahmet Yozgat
2011

ŞİİR


6

TAKİPÇİ

05Yazdan Kalan Bir Parça Aşk

Apostol'la Yetmiş Dokuzuncu Sayfa Dibacesi

1/:
Platonik bir sakiye muhtacım,
Uzanın ve tutun emellerimi ey atlılar,
Az evvel ben de bir zamanlar içre meşindim,
Kadehime doldurduğumsa bir Urfa mırrasının artığı değil,
Feleksiz gri bulutlardan amansız süzülen şeydi,
Yani yağmur gibi kozmik bir mersiye dibi...
Ve vakti demdeydim,
Ufaktan ufaktan yani usul usul ve içrek...
Yılancıklı yaralarımın üzerine kurduğum ürkü,
Ve yayvan şiir köprülerinden uçar gibi geçerek,
Yol alıyordum çok uzaklardaki Sidre’ye doğru.
Ora ki büktüğün en nihai yolun sonu,
Yani hepler boyutundan hiçler yurduna,
Kurduna kuşuna kurban olduğumuz arzdan,
Yazdan kalan bir parça zaman,
Uzaklardan artan birkaç metre karelik mekan götürebilsek,
Vallahi tamam...
Çünkü an ancak kendinden ürer,
Mekansa örneğini doğurur biteviye,
Geriye sürekli gitmek kalır,
İleriye hep ileriye,
Emin’in bile yandığı yere...
2/:
Ve ey şiir sever karacaoğulları...
Böyle bir hikayet benimkisi de. Tarihin yanık bir pasajı. Ortalık silme cızırtılı et ve delilik buhurlanıyordu. Şiire Neron diye biri dalıyordu. Bendeniz de bir Kıpti kefiyesi gibi bürünmüştüm so yazdığım masalı. Ve tasalı bir meyhanedeydim ya hani. İçeri loştu. Sakinler bir hoştu. Ucuz it öldüren kokusu silme... Bense yüreğimi almıştım elime. İçiyordum bir. Yazıyordum iki...
3/:
Ve ey şiir ve kız sever Koptoğulları...
Böyle bir hikayetti benimkisi de bir piramit gölgesinde yazılan.
Meyhanenin kapısı aralanıyordu o an. Akşamın alaca karanlığında, beyazlar içindeki firavun ikinci Ramses kayar gibi dışarı çıkıyordu veya giriyordu içeri. Cümle ebu Simbelliler uğultu halinde yana açılıyordu. Nefertiti yanında üryan anadan. Kadanadan büyük bir kıçı arkasında. Orasında burasında ısırık izleri. Bizleri şöyle bir süzüyorlar Kıpti tarzıyla. “Vurun! ” diyordu Ram gidisi en firavun ağzıyla. Sonrasını hatırlamıyorum. Gözlerimi açtığımda tezgaha yatırılmıştım. Apos başımda...
***
Esrik bir jargonla ve eğerek dudaklarımı,
Çaresiz 'Lan Barba demedeydim, ikiletme de doldursana be! ”
Barbacık, “Ücreti? ” diyecek oluyor yarım ağız,
Yağız bir şiir parçası çıkarıyorum ıslık cebinden kefenimin,
Seninkinin dimağı duruyor.
O sanıyor ki Karacaoğlanı tanımam ben.
Oysa ki halamoğlu olur kendisi.
Devamla, “Zıvanadan çıkartan şıradan olsun itin ölümü,
Rahvan atın ölümü ise şeytan suyundan...' diyorum.
Ne çıkar? Bu gece de böyle olsun,
Karacanın bize himmeti...
***
Ve ey şiir ve aşk sever Daraoğulları...
Böyle bir hikayetti benimkisi de işte,
Başımı sert şiire,
Yüreğimi taşlara vuruyordum,
Çünkü eyvahlarımın çokluğu karşısında,
İnanın şaşkına dönüyordum...
***

Ahmet Yozgat
Kayıt Tarihi : 1.1.2011 18:09:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Ahmet Yozgat