Onur BİLGE
“Yüreğimin Sahibi,
Bugün akşam, Giritli Aleko’nun küçük kızı Asoş geldi. “Necmettin Amca! Bir maniniz yoksa babamla amcam size oturmaya gelecekler.” dedi. Ben de hemen: “Buyursunlar, gelsinler! Başımın üstünde yerleri var!” dedim. Bakkal Aleko ile Marangoz Memeto… Bunlar, yan yana evlerde oturan iki kardeş… Memeto’nun marangozhanesi evinin bitişiğinde… Üç ev var aramızda… Hızarın sesi buraya kadar geliyor. Çekiç sesleriyle birlikte çekilmez oluyor ama yapacak bir şey yok. Geçim derdi! Ekmek parası… Adamın kazancı ondan… Böyle düşündüğümde o seslere, diğer gürültülere kızdığım kadar kızmıyorum. Aslında böyle imalathaneler mahalle aralarında olmaz ama Antalya’da henüz bir sanayi çarşısı yok. Belediye Reisinin bütün işi, taşlı tozlu ara sokaklara beton döktürmek… O kadar ki soyadı unutulmak üzere… Adının başına Beton sıfatı eklenerek anılıyor.
Hemen etrafımdaki gençleri, “Haydi bakalım, siz evlerinize! Benim komşularım gelecek. Beni onlarla baş başa bırakın. Başka zaman yine gelirsiniz.” diyerek yolladım ve alelacele masadaki içki şişelerini, kadehleri falan kaldırdım, küllükleri döktüm. Pencereleri açıp odayı havalandırdım. Etrafa şöyle bir çekidüzen verdim. Ev kıyafetimi değiştirdim. Üzerime dışarılık pantolon ve gömleğimi giydim. Belki çok erkendi ikram için ama ancak demlenir diye çayı ateşe koydum.
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta