Apostol'la Üçüncü Sayfa
1/:
Şahım,
Dağlar bizi tanırlar ilk düğünümüzden,
Ve ellerini siper eder ya yamaçlar yeşili sakınarak,
Nev bahar yağar ya alnına gündönümünde hani yaylalaların,
Ufuklar nazlı kızlar gibi serpilir on beşinde dolunayın,
Ve zillerini takınıp kalça sallar ya,
Ardından ibrişim lezzetli saçlar taranır ya umuttan taraklarla,
O an işte mirzam,
İştahlı zamanın rahmine bir veledizina düşer,
Ben düşerim kimyanın plastik galerilerine,
Üşüşür bir bir boşalan öksüzler yurdu kucağıma,
Asit yağmurlarından arta kalan boynu bükük damlalar,
Yetimliğin baldıranını döker anıların koynuna,
Yani bana takvim şişelerinde tortulu biryantin düşer.
2/:
Böyle bir hikayet benimkisi hepi topu:
Elbruz'un doruğundan gelirse güler yüzlü kokun ey mirzam,
Hırçın ama eğitilmiş rüzgârlara binmiş olarak,
Sonra ovalar alırsa cazibesini hançeri zirvelerin,
Sana koskoca mülkü acem,
O an bana terkedilmiş, kılıcı kırık kozaklar,
Ve ıssız stepler kalır...
Ne dağ alır aşkımdan artakalan kırıkları,
Ne de kabul eder yaylalar alnımdaki ter obruklarını.
***
Sanmam ki güneş ebediyyen doğacak,
Aydınlığa teşne gecelerimizin ayak ucuna.
Yani mirzam zaman da ölecek belki bir gün,
Sensiz söylemediğim her tümcenin ardından,
Anlıyor musun mirzam suskun dilberlerin dilini,
Şimdi kayan bir yıldız misali o ahular da gitti.
Yani yıllara dolanan takvimlerin kırık yürekleri,
Hünkarını terk etti...
***
Ama hız, hıza eş değilse şahım,
Bana kendi sahrama diz üstü düşmek kalır...
Bedenimi el alır, yüreğimi yel...
Şiir tutup kaldırır yerden beni ancak ruhumu alır.
Kayıt Tarihi : 5.8.2006 08:55:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!