05 Maddenin Dördüncü Halinde Karşımızda2

Ahmet Yozgat
2011

ŞİİR


6

TAKİPÇİ

05 Maddenin Dördüncü Halinde Karşımızda2

Apostol'la Altı Yüz Birinci Sayfaya Tarih

1/:
Dur hele şehbenderim,
Ben sensiz ne ederim?
Nere giderim bir başıma,
Ya, bir şovalye çıkar ise karşıma?
Mesela Cebelitarık Boğazında,
Ya da Babülmendepte,
Tep de atının böğrünü,
Yetiş ardımdan.
Bizi şimdi o cebelde bir Vildan,
Zamanın kırığında bir potansiyel sarsıntı bekler,
Öbek öbekler yolumuzu gözleyen begler…
Berk kayalar üzerine kurduğumuz yürek hisarımız da,
Bir de yanıbaşımızda yavuklu kızlar...
'Seni hergele seni! '
'Belletme bana ebeni! '
Göz kırpıyorsun mukallit yıldızlar gibi,
Hırsızlar gibi ruhumu soyuyorsun bedenimden.
Biz kendimizden geçme aşamasındayız ya…
Ve anaforlar ortasında bir kaptansız gemi gibiyiz,
Ellerimiz kızılca kıyamet...
Çareleri yemişiz, umutları bitirmişiz.
***
Bu arada,
Merak ediyorsun ya…
Ben de Van Gogh'lardayım şimdi,
Yani kendimi yeni baştan çiziyorum,
Derinlerde iç geçiriyorum.
Ve öylece duruyorum dur dediğin şiirde.
Bu arada,
Plazmik sefinemin çanaklığındayım,
Omuzumda bir kızıl kıçlı maymun,
Ve ben görünecek karayı gözlüyorum,
Özlüyorum arkada kalan yavuklumu yüreğimin burcunda.
Kimsesiz kırağıların göz yaşlarında şaşkın şarapnel,
Zamansız uçuşan yıldızların peşinde çiğ gibiyim,
Hani bir zamanlar, hatırlasana…
Dara asıldığımız ölüm kirpiklerinde aradığımız imdat,
Asılsız maddenin dördüncü halinde karşımızda duruyor,
Maymun ve ben…
Bakıp bakıp avunuyoruz
Ve uzak anılar kopuk kopuk kaval çalıyor an be an,
Kırkıncı yol konağında kırılan yıldız köşeleri,
Ve hayalin gözlerinde bir umut kuşu misali pır pır,
İmanım gibi bilmekteyim ki,
Gelecek aşkın sıcak dalgasından nasipleneceğiz,
Kırmızı kız dudaklarından yemleneceğiz.
O arsız bakışlardan ışmarlar çalıp,
Zamansız ağustosları bomboşa umuyoruz kışlardan.
2/:
Neyse ey kari,
Geçelim ince işle kısmına…
Ve ey şiir sever şahanoğulları...
Ve de kabulse girizgah, Gürganiyyeli mirzadem,
Bir kafa atalım mı şu bizim tarihi Yozgati’ye?
3/:
Ve siz ey aşk ve şiir perver ins ehli...
İşte böyle bir hikayetti ki benimkisi de metakimyada:
Ay'da. Ya da onun gibi bir kayada. Şu kadardım. Garip bir hesabdardım. Şehbendere tekmil için Ayyar Hamza… Köşte Celal Bayar'dım. Şiirsel bir lisan ile... Hepsi bir yana. Ben aslında… Ölümün sarışın ayva rengini bürünmüş bir garip şiir yazıcısıydım. Her daim olduğunca, Apostol’daydım. Yani bir merhumlarhanesinde, 'İnna lillahi, inna ileyhi raciun' meyhanesindeydim. Kendimle haşır neşir... Küf kokulu bir şiirdeydim. Kırk kapının kırkı da alnacımda. Nakaratımda multikopya canalıcılar mangası. Burası mezar kokacaktı az sonra. Benden demesi.
4/:
Açılıyordu kapı. 'Hadi ver artık! ' diyordu yaşanmamış yıllarını isteyerek Tutankamon. Apostol'a dönerek: 'Alabilirsin.' diye ekliyordu kuyucu Murtaza paşa Peleponnes’i uzatıp. Herkes fethettiği çiçekleri veya ateşleri deriyordu şarap olarak tezgah üstünden. Ben de şiire dair ne varsa Apost’ta. İçiyordum anasını satıyım. Az Mesnev, biraz Karac ve Fuzul...
5/:
Ve ey aşk ve şiir perver cin ehli...
İşte böyle bir hikayetti ki benimkisi de metafizik:
Apostol: 'bak.' diyordu,
Son bulunan gezegenin sancak yanından.
Bakıyordum gözümü ve kirpiklerimi kırpmadan.
***
Apostol'lun gözünde bilmem kaçıncı sayfa Dibacesi,
Bilmediğimiz bir hikayet kadim zamanlardan arta kalan,
Anlaşılan o ki şiiri bağlamak zamanıdır.
***
'Lan barba ikiletme de doldur,” diyordum yüreğimi uzatıp.
“Şira gezegeninin ateşinden olsun dünyalı itin ölümü,
Kazakistanlı atın ölümü şeytan suyundan...'
Ardından şarap içmeye duruyordum Hayyam ile,
Ve gazel çekmeye duruyordum Nedim’le.
***

Ahmet Yozgat
Kayıt Tarihi : 19.1.2011 16:29:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Ahmet Yozgat