Apostol'la Seksen Beşinci Sayfanın Kaynakçası
1/:
Şehbenderim,
Sanadır bütün yazılan şiir ve nesir,
Bil ve sahiplenerek oku kutadgubiligi...
Yaaranın yüreğini sana açarken a yar,
Gölgeli kirpilere öykünmenin alemi var mı ki şimdi?
Kara kaplı gnostik kitaplara bile bakarım,
Ama bulamam yerini böyle bir halin cevazını.
Ağzını cılız naralar atmak için açar seven yürekler,
Gökdemirli cengaverlerin paylaşım savaşında,
Düşmanın tedirgindir belki uğraşın bidayetinde,
Bakarsın, zamansız ıslanır arzu,
Ve bir kahır düşer bulutların dışına,
Kavgaların yedeğindeki mülteci sevdaların,
Silik ayak izine bin bir göz bir anda derilir,
Son aşkın son devrini henüz yazmaz tarihler.
***
Ay mirzam,
Yüreğinin en yakın sayfalarına göz at ki göresin,
Ve yanmayasın ardımızdan kuruyan yanından tutuşarak.
Sen bilirsin kırk haraminin masalını,
Ve kırk lüleli pınarların haftına sabahın ayazında,
Kaç sevdalı hıçkırık dolduğunu,
Ya da sabırsız saltanatın nasıl yakıcı bir aşk olduğunu.
Ama sen öyle mi?
Mirim de hele...
Kaç kez mutluluğu tattın hayal ülkende?
Çetele tuttun mu parmaklarını kerterek Yusuf çakısıyla?
Ve kaç kez içtin şiirden damıtılan sevda iksirini?
Çizdiğini hatırla sert kayalara silik suretimi,
İsmimi kazıdığını kavak derilerine,
Ve uzaklardan gelen türkümün ezgisini anımsa hele,
İnce, uzun, iniltili ama inatçı nakaratlarla...
Şırıltı sel olur belki az sonra,
Bulaşıcı arzunun şiddetiyle kol kola...
2/:
Girizgahımız kabulse eğer mirzadem,
Geçelim mi tarihi Yozgati’ye kayar gibi?
3/:
Ve ey aşk, şiir ve su sever ins-ü cin ehli...
İşte şöyle bir hikayettir ki benimkisi de,
Bir hayal aynasında şiir nesir arası,
Yani edebi bir yakaza bizimkisi ki:
Apostol’la son çukurun arası ya bir, ya da iki karıştı. Aşağı ilkbahar, yukarı kıştı. Her vuruşta biraz kar, biraz can iniyordu dem evine. Apos Kadehime doldurduğum salladığım cenbelle yorgunluğundan artan alın terimdi...
Böyle bir hikayet benimkisi. Tarihi, bir asit yağmurluğu gibi bürünmüş bir meyhanedeydim. Akşam olurken Aşkelon'a giriyordu postacı. Meyhanenin ilk masasına ikinci kez ulaştığında çevresini köpekler ve Vandallar ve ıslak düş çocukları sarıyordu. Az ötede, bir ridaniye zaferinin önünde palabıyıklı ve papaklı bir dağlı duruyordu. 'yavuz adammış.' diyordu üzeri ısfahan Isfahan kokan bir kadın. Meraklı bakışlarla gelen yolcuyu süzüyordu Apostol.
***
Yarına yazılıyordu bu sayfalarda her fikir,
Ve bir çentik atıp sufi fiziğin keskin ucuyla,
Sekirat piri barbaya dönüyordum.
'Lan barba ikiletme de doldur,” diyordum.
Keskin şıradan olsun postacı itinin ölümü
Aşkelonlu atın ölümü şeytan suyundan...'
İlham mı gerek doğmanız için ey şiir ceninleri?
Gani kardeşinizde, isteyin yeter ki...
4/:
Ve ey şiir sever keremoğulları...
Böyle bir hikayetti benimkisi de işte,
Ayazlı bir agust’ta herhangi bir tarihi günde:
Turnalar güzergahtaydılar. Acaba yanlış bir yöne mi gidiyordu atlılar şu sıra. 'Aman! ' diyordu bir harami. Ancak pek bir önemi kalmıyordu bunun. Kral Herangeydin adisi şu an ülkesine bile dönmüş olsa da umurunda değildi sanırım Apost’un. Buraydı nasıl olsa son durak. Oturarak bekleyelim bakalım. Ve hazırlanalım yeni yolculara. Onlara yakılacak şiirlere çeki düzen verelim. Gazelleri damıtalım. Allegroları sıkalım ezgilere. Haydiyin hele...
Kayıt Tarihi : 8.10.2006 10:34:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Ahmet Yozgat](https://www.antoloji.com/i/siir/2006/10/08/05-kara-kapli-kitaplara-bakalim.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!