05 Kadehim Kan ve Aşk İster Damarımdan

Ahmet Yozgat
2011

ŞİİR


6

TAKİPÇİ

05 Kadehim Kan ve Aşk İster Damarımdan

Apostol'la Doksan Birinci Buçuk Sayfa Dibacesi

1/:
Böyle bir hikayetti benimkisi:
Kadehim kan isterdi damarımdan susamış huma gibi...
Ardından içmeye ve yazmaya durdum.
Dedik ya siir ehli,
Böyle bir cinayet,
Yani böyle bir hikayet benimkisi:
Tarihi, bir haçova muzefferi ve bıyığı gırtlağına dayanmış bir yeniçerinin keçi kılından baranisi gibi bürünmüş bir meyhanedeydim. Apostol yeniçerileri makyajlayıp asakiri mansure yapıyordu Selim'lerin bilmem kaçıncısına. Bu izbe mekan, olmuştu yıldız harmanı. Vandal muharip ancak küllerimi affediyordu. Onun için atmosferde dolaşıyordum böylesine başıboş ve berduşi. Bu arada boş durmuyor içiyordum ışığı damla damla damıtarak kanımdan. İçiyordum anasını satıyım. Apostol'a bir 'Grand Alexander' söylüyordum senfonik notasıyla. Apostol pembe bir hınzır gibi gülüyordu gevrek gevrek. 'İskender desene evlat.' diyordu; 'Sen Turanlı değil misin? ' 'Öyleydim.' diyorum. 'Ama haritamı son depremde kaybettim.' köşedeki vandal da iri iri gülüyor ve 'Usturlabı da bozdu seninki.' diyordu Apostol'a. Kızıyordum ama o da haklıydı kendi dilince. Apostol'dan bir kağıt kalem rica ediyordum bin dört yüz elli ikide. Vandal yine gülüyordu 'Nezaketini yiyim yavrum.' diyordu.
'Lan barba ikiletme de doldur,' diye geveliyordum ben de.
'Şıradan olsun itin ölümü
Atın ölümü şeytan suyundan...'
2/:
Böyle bir hikayet benimkisi hepi topu:
Apostol bir ceylanı yüzüyordu anında ve yüzdüğü deriyi dabaklıyordu anında, dabakladığı deriyi uzatıyordu bana anında, ben Apostol'un bana anında uzattığı parşömeni anında alamıyordum çünkü sarhoştum. Apostol'un kalemi ise tam kertiğinden kırıktı. 'cık işine yaramaz.' diyordu galiba. 'sen en iyisi şu köşede oturup şiir yazan adamdan al. Yeter artık şerefsizin yazdığı. Her gün aynı numara. Kokuttu bu ayakları.' Apostol doğru söylüyordu bence de. Şerefsiz şairden kalemini istiyordum fısıltıyla. Kafasını kaldırıyor, bana ve arkamdaki tuğla duvara bakıp gülüyordu tıs tıs. 'ne kadar da bana benziyor lan bu? ' diyordum içimden. Az ilerimdeki barbar sakson savaşçı 'o sensin zaten lan andavallı.' diye yanıtlıyordu içimden geçen askeri mangayı. İzbedeki herkes gülmüyor muydu, sinir oluyordum çariçe katerinaya. Sonra yerdeki, talas savaşından arta kalan kılıç kırığını alıp elime kanıma batıra batıra bir şerefsizlik cöngü yazmaya duruyordum bu köhneler meyhanesinde... Müseyleme diye biri bana bakıp bakıp kezzap üretiyordu belki içerim diye...
Kadehim kan ister damarımdan susamış huma gibi...
***
'Lan barba ikiletme de doldur,
Şıradan olsun itin ölümü, atın ölümü şeytan suyundan...'
Diyordum ya,
Bu kelam tek çıkar yoldu yolun sonunda...
Ardından kevser içmeye geçiyordum yudum yudum,
Ve gazel yazmaya duruyordum Nedimleyin.
Şiir burada tek ilaçtı yorgun bedene,
Ve cinayet teskiniyetiydi unutmanın.

Ahmet Yozgat
Kayıt Tarihi : 5.8.2006 09:15:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Ahmet Yozgat