1/:
Şahım,
Buralarda temmuz kurak geçerse,
Ağıtların kökleri anılara uzanır,
Salar ya başını zamanların serseri nisanları,
Şemsiyesiz yağmur ayaklarına ahmakçasına.
Göklerin acımasız elinde yalnız bereket eğlenmez,
Yıldırımların anası da gürlemenin piridir.
Bozlaklara fon olur kimi zaman bereket şakırtıları,
Bir azgın bulut daha yekinir osfer ağzından,
Yüreğinin bozkırlarında at koşturan step yüzlü adam,
Ah ederek kasar dizgini bir sabah ansızın,
Hamdır ya meyveleri yaramaz diyarların,
Ol nedenle koparırlar hoyrat eller sevdayı,
Kırçıl bağrından kürtük kürtük kopar öfke,
Kıraç bağların gözünden imbiklenir mor duygular,
İşte böyle bir maharettir ki aşk,
Özü gider, izi hatıra kalır beynin bir kıyıcığında,
Bizimse arkamızda unuttuğumuz bir kavak yeli,
Ve ışıklı bir Alaattin kandilidir mistik ve optik,
Her tacın altına uzatmak başı,
Satırına yatmaktır kara Ali’nin,
Ol nedenle sığınmak düşer bize de,
Dingin yüreğimizin kuytularına...
2/:
Ve ey şiir ve aşk sever azmoğulları...
Zaman dem zamanıydı. Apost her dem olduğunca kalaba... Kaba saba vandallar her vakit olduğunca köşedeki masada. Yanıbaşlarında bilcümle aryan ırkı... İçiyordular dünyadan taşıdıkları günahlarını. Bense, kadehime doldurduğum sağrımı arkadan vuran dostuma karşı beynimdeki kinimi...
Böyle bir hikayetti işte benimkisi. Tarihin ırzına geçilmişti bir önceki sayfada. Üzerinde bir küheylan örtüsü... Altı kuş diyarının kara ölüsü... Buz gibi bürünmüştüm acılı anıları. Salaş bir meyhanedeydim. Sayın ki bitli bir sütçü beygiriydim. Naacal tabletlerini analiz eden Tibetli lama kör bir ışık gibi yanıyordu zihnimdeki tünelde. Fiji adasının mimari hususiyetlerini taşıyan bira bulaşığı duvarları çamur sıvıyordu Apostol.
3/:
Ve ey şiir sever yoksul abdaloğulları...
Böyle bir hikayettir benimkisi de işte,
Sayın ki size ait bir tarihte:
Göğün tavanına ise lacivertle sırlanmış tahtalar döşüyordu her asrın ve matematiğin başında. Geometri bir süre gözlerini alıştırıyordu loş aydınlığa sonra gösterilen rna-dna ortaklığının sarmalının üzerine oturuyordu yirmi birinci kromozomları kırarak.
***
Kabulse mirzadem,
Geçelim mi tarihi Yozgati’ye?
'Lan barba ikiletme de doldur,
Şıradan olsun itin ölümü
Atın ölümü şeytan suyundan...'
Kayıt Tarihi : 8.10.2006 10:44:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (1)