05 Akıyormuş Gibi Yürüyor Melaike Taifesi

Ahmet Yozgat
2011

ŞİİR


6

TAKİPÇİ

05 Akıyormuş Gibi Yürüyor Melaike Taifesi

Apostol'la Yirmi Birinci Sayfanın Son Dibacesi

1/:
Şahbaz şahım,
Seni ve gölgeni takipte muhayyilem,
Ortak zaman artıklarını topluyorum yıldız tarlalarından,
Ardından aciz aşkımızı alıyorum dalgaların meşum ağzından,
Ve turuncu yüreğimden bir acul tavşan pırtıyor,
Bir daha dönmemek üzre kürkçü dükkanlarına.
Üçyüz atmış beş kulaçlık küflü Mısır keteniyle sarmalıyorum,
Kader mumyahanemde takvimin kalanlarını,
Gözyaşlarının kanatları ağırlaşıyor yüzümün yaylalarında,
Usulca süzüldüğünü hissediyorum bulutlardan şiirin,
Zavallı ruhuma ağırlıklar asılıyor mezar başında,
Bir başka alemin mahlukatı pencerelerde göz göz,
Camekandan akıyormuş gibi yürüyor melaike taifesi,
Destursuz geliyor günlerimin içine oturuyor karanın beyi,
Yanağından hüzünlü şiirler akıyor çağlayanların,
Öksüz bir kelebek uçuyor daha doğmadan düşlerimde,
Islak derya, kurak çöllere kardeş oluyor,
Feragat tarlasında miras yedi savurganlar,
Ne varsa aşk ve kutadgubilige dair,
Düğün gecelerinin şarhoş mezesi haraç mezat...
Ortalıkta oynayan yosmalar çalpara dümtekası,
Begoğulları ise av peşinde sıra gecelerinde,
Ay yaşmak altında mahcup,
Işık Alaattin’in ünlü lambasında uykuda.
Ya şu arsız yakamozlar mı?
Ki onlar karanlıklara nispet olsun diyedir,
Ve olurda.
Sarı başaklar gibi savrulur sevda türküleri,
Bukleler samani kitap sayfalarında cengaver naraları...
Anılarımız geliyor uzak bir uğraştan toz içinde,
Ve kendimi anımsatıyor gölgem ikindi vakti,
Gözlerime mil çekiyor hırsım.
2/:
Ey şiir sever şahanoğulları...
Ve kabulse şamballa vilayetinin mirascısı mirzadem,
Geçelim mi tarihi Yozgati’ye usuldan?
***
Böyle bir hikayetti benimkisi de işte,
Böyle bir mekanda, herhangi bir tarihte:
Bense şimdilik 'Doldur bir Safiye sultan daha! ' deyip Apostol kopiline, içiyordum anasını satıyım. Yaşlı Elamlı çoban, gölgesiz eliyle benim genç elimi buruşturuyordu. Ciğerim acıyordu. Ardından ben bir köpek gibi içiyordum bütün yaralarımı. 'Apostol! ' diye bağırıyordu postalı kabaralı bir cani. Suratı dokuz yerinden benliydi. Ve yaşlı Urdu kozağının sıkışık parmaklarının açıldığını hissediyordum o an. Bu rahatlatıyordu beni. Ben de şiire dair ne varsa Apost’ta. İçiyordum anasını satıyım. Az Mesnev, biraz Karac ve Fuzul, Nedi, Bak...
2/:
Ve ey aşk ve şiir sever ins-ü cin ehli...
İşte böyle bir hikayettir ki benimkisi de transhayal,
Ama bazı pasajları da atiye yazılırdı kaderin,
Konserve yaşamak üzre yarın...
Apostol'a: 'Bak,' diyordum uzaklardaki flu yazgıya,
Güya bakıyordu esmer bir benli Fatma misali yarına dair falıma,
Bir bir eledim dediklerini, tarih-i hıyaride bile yoktu böylesi.
'Lan barba ikiletme de doldur,” deme devri girmişti anlaşılan.
“Keskin şıradan olsun sahipsiz itin ölümü
Yetim atın ölümü de şeytan suyundan...'

Ahmet Yozgat
Kayıt Tarihi : 8.10.2006 09:36:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Ahmet Yozgat