Onur BİLGE
İş günlerinde uyanmak, pazar günleri de çok uyumak istemiyorum. Erkenden kalkıyorum. Demek ki çalışmak zor geliyor. Daha hayatın başında böyle olursa, ilerde nasıl olacak, bilmiyorum.
Sabah sabah Neşe aradı. Kahvaltıya çağırdı. Ne kadar isterdim! Fakat zaten kahvaltıdaydık. Daha önce arasaydı, olurdu. Aramızda epey mesafe var. Giyindim ettim, gittim derken yine en azından bir kırk kırk beş dakika geçer. Üzüldüm. Çünkü en çok kahvaltıya davet hoşuma gider. Yemekten çok kahvaltıyı severim. Kızarmış ekmek, tereyağı, bal, peynir… Başka ne olsun isterdim… Çay, demli… Çay şart… Ya da tulumpeyniri, ceviz… Tulumpeyniri, Ankara kazan simidi ve çay da yeter aslında.
“Sekiz cennette sofran hazır olsun! ” dedim. “Kahvaltıda neler var? Tulumpeyniri var mı? ”
Dünya var olalı beri çirkin ve soğuk,
Erken içeceğimiz bir ilaç gibi.
Tadı dudaklarımızda acımsı, buruk.
Bu saatte gözyaşları, yeminler,
Boş bir tesellidir inandığımız.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta