Karacaören’den Hatıralar
Ağın dağının başında oturup dinlendim
Karacaören ovasına şöyle bir göz gezdirdim
Kekecin İbrahim’le Çapar Osman’ın Sali’nin
Etrafa dağılmış sığır sürüsünü gördüm
Damlacık mağarasına girdim
Damlayan suların sesini dinledim
Sulanmış mevsimin son karını yedim
Pekmeze kar karıştırıp yiyenleri gördüm
Çömçür’ün başına vardım
Tereliyi seyir etmeye daldım
Kıtel Ali ile topal Rızanın
Eşek danası ile at sürülerini gördüm
Güney dağının tepesinde
Baktım Çömçür deresine
Çalım Ahmet’le, Gogu’nun
Koyun sürülerini gördüm
Topakdaşa doğru yöneldim
Daşladik düzlüğüne geldim
Eşeklere saman çuvalı yüklemiş
Kırşehir’e giden Karacaören’lileri gördüm
Atike Hasanın bağına vardım
Yaylaya doğru yürümeye başladım
Kumbağ yoluna doğru baktım
Bekçi deli Ali ile Hamoyu gördüm
Yayladan, Kozulca’dan indim Ağacalıya
Hasretle su içtim oh! çekerek kana, kana
At arabasıyla Dalakçıya
Kırım Osman’a gidenleri gördüm
Kestirme yoldan geldim Çatal kaya’ya
Çıktım oradan bizim meşhur Hacı bayıra
Top oynayan arkadaşları kovalayan
Şevket çavuşun Mehmet’i gördüm
Aşılak, Gül kayası, kuyunun deresiyle
Geldim Karacaören’in girişine
Mızrak kuyusunun başında
Su çekip hayvan sulayanları gördüm
Kadınlar yukarı pınarın başında
Çıkmış su sırası için bir kavga
Tutuşmuşlar saç, saça; baş, başa
Kırılan desti, boccaları gördüm
Bal Mehmet’in kuyusunun başında
Toplanmış mahalleli halka, halka
Kuyunun içinde dediler kör Musa
Âmâ haliyle kova çıkartırken gördüm
Karacaören halkının en sessizi
Koyu gölgelerin meşhur bekçisi
Kasabanın sanki canlı bir heykeli
Büst gibi duran köye küsü gördüm
Tarihi ilkokulun girdim bahçesine
Tüm arkadaşlarla görüştüm sevinçle
Kaçıyordu çocuklar öğretmenleriyle
Kızınca okulu taşlayan Eziyi gördüm
Cemal dayımın dükkânına vardım
İki buçuk kuruşa tek kurabiye aldım
Düven taşı ile sigara yakan
Çok ihtiyarlamış güdüğü gördüm
Köyün ortasında durak yerindeyim
Ortalık olmuş toz duman seyretmekteyim
Saman doldurmuş ceplerine
Küllemec oynarken Gogu’yu gördüm
Gittim Fedaker’in kahvehanesine
Değme gitsin can köylümün neşesine
Hacı Rıza’nın Cemal’in, Hötük ile
Bitmeyen tavla oynayışını gördüm
Muhabbet masası etrafında
Yüksek sesle atılıyordu kahkaha
Hemen yanaştım yavaşça
Tömür Abdullah ile balağın karayı gördüm
Kahvehanenin başka bir köşesinde
Dizilmişti bir gurup masa çevresinde
Ömer ağaların Ömer’le topal Memiğin
Altmışaltı oynayışını gördüm
Aniden başladı bir münakaşa
Çıkmıştı sanki büyük kargaşa
Oyun masası döndü şiddetli savaşa
Cücüğü, Göbülü bomlatırken gördüm
Güney burnu mahallesine gittim
Çimlenmiş harman yerlerini gezdim
Ekmek niyetine toprak yiyen
Karacaören’in meşhur bücüsünü gördüm
Sevinçle mezarın başına çıktım
Etrafa doyasıya şöyle bir baktım
Musalla taşının hemen yanında
Küçük kafalı deli Yusuf’u gördüm
Öğle ezanı okunmadan önce
İndim hemen büyük cami önüne
Acemice, acele yanık sesiyle
Balağın Hacı Hasanın ezan okuyuşunu gördüm
Dalgın, dalgın inerken aşağı mahalleye
Bir feryad-ı figan ile geldim kendime
Patır kütür çekiç sesleri arasında
Diş çekerken macir Ömer’i gördüm
Güzel bir koku yayılıyordu etrafa
Yöneldim kokunun geldiği tarafa
Baktım karanlık loş bir odada
Bezir çekerken yağcacı’yı gördüm
İlkbahardı çiçeklerle donanmıştı ağaçlar
Oğul veriyordu toplanmıştı arılar
Bir elinde uzun değnek diğerinde bakır kaplar
Uzun sakallı, nurani yüzlü Hamza hocayı gördüm
Gürültüden korkup yol kenarına çekildim
Gelen siyah motora alelacele yol verdim
Hayatımda ilk defa yakından seyrettim
Forson marka Musa’nın traktörünü gördüm
Karacaören’in şahman buğdayı altın gibi yetmiş
Kocaman yeşil renkli bir biçerdöver gelmiş
Bakıyor köylüler etrafını çevirmiş
Aytekin’in jöndere biçerini gördüm
Tüm mahalleli toplanmış bir araya
Meğerse itilerek çalıştırılacak taka
Alışmış köylü bu normal bir vakıa
Aytekin’in hanomak marka motorunu gördüm
Yukarı mahallede yine taşlama oyunu başladı
Bir ihtiyar pınardaki kadınların arasına saklandı
Çocuklar hemen çeşmenin etrafını sardı
Kızlar, kadınlar hacı Nuh’u suyla ıslatırken gördüm
Köy odalarında kırıla muhabbet yarenlik edilir
Kavurga, haste, pekmez helvası, turşular yenir
Sabah, öğle, akşam değişik odalara gidilir
Dayımların odasında İmirze’yi haşlama oynarken gördüm
Dar sokaklarda bir biri arkasına taş vızıldadı
Mahallenin tüm köpekleri bir anda havladı
Köpeklerle, küçük kara arasında mücadele başladı
Gülerek köpekleri taşlayan küçük karayı gördüm
Gün doğmadan küllüğün hemen yanında
Sıkıca yular tutuyorlar ineğin başında
Tüm komşular nalbantçı sırasında
Köy nalbantçılarını inek nallarken gördüm
Özlüye, Horlanın gediği, Seyfe gölüne baktım
Ufuktan, Ta! Çöldeki tarlalara kadar uzandım
Göl kenarındaki avcı siperlerine sanki bende yattım
Tömür Abdulla’nın saçmasını, ördek ararken gördüm
Başladı Dalakçı köyü ile meydan muharebesi
Kazma kürek sapı, değneklerin belli değil sayısı
Galeyana gelmiş hücuma kalkmış Karacaören halkı
Tüfeğe ceketi siper eden çolağın Şıhhasanı gördüm
Yakalamış bir Karacaören’liyi Dalakçılar
Başladı sorgu sual nerelisin diye sordular
Şart olsun Gümüşgümbetliyim diyen
Cırrığın Mehmet Ali yi gördüm
Şakalaşmanın zirvesinde Karacaören’li
Her zaman neşeli sevecen çok samimi
Bizim İbili’de mayasırdan pek dertli
Çolağın İbili’yi kalaycıya nişatır attırırken gördüm
Karacaören’in Şahman buğdayı çok meşhur
İhtiyaç var satılacak hemen çuvallar doldurulur
Pazarın yolu gece yarısı şafak atmadan tutulur
Yerköy ofisine isim yerine lakap yazdıranları gördüm
Köy halkı yine bir gün ofis önünde sıradadır
Nüktedan bir Karacaören’li habersiz namları yazdırır
Said Karakeçi, Ethem fal, Apo Fildiş, Reşit Kadersiz diye isimler çağrılır
Yerköy pazarında kahkahayla gülenleri gördüm
Cenaze var yakınları ağlıyor konu komşu yasta
Ölü salaca masasında özenle yıkanmakta
Ortalık karıştı bir anda herkes panikle kaçmakta
Salaca da yıkanırken kalkan potturmacı gördüm
Karacaören halkı misafiri pek sever
Unutmaz senelerce hal hatır sual eder
Gördüğü her misafiri eve davet eden
Namı meşhur Gadak Mehmet ağayı gördüm
Köylümün doktoru Dalakçı’lı kırım Osman
Meşhur iğnecileri ise Mükü ile Salman
Aralarında ezeli rekabet var her zaman
Hastalara iğne yaparken iğnecileri gördüm
Karacaören’li pratik zekâlı çok zekidir
Dışarıda hemşerisi için canını verir
Eli uzdur her işi yapar her şeyi becerir
Sıfırdan bankerlik yapan Höşür’ü gördüm
Bin dokuz yüz yetmiş altı Haziran ayında
Kasaba oldu Karacaören, halk sandık başında
O günlerde ilk başkan seçim heyecanı bir başka
Seçim öncesi tespih sayıp iddiaya girenleri gördüm
Borborunbekir
Bekir ÖzcanKayıt Tarihi : 27.12.2013 00:42:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Doğduğum yer olan, Kırşehir İli, Boztepe İlçesi, Karacaören Kasabası'nın "Anadolu'nun Kültür Derysaından Karacaören Damlacıkları" adı altında"denizden katre misali" küçük bir kültür damlası olan ve bu kültür hazinesinin, hatıralara hasret ve özlemin, his ve duygulara şiirsel olarak yansıması
![Bekir Özcan](https://www.antoloji.com/i/siir/2013/12/27/043-kirsehir-boztepe-karacaoren-4.jpg)
TÜM YORUMLAR (1)