03Apostol'la Seksen Birinci Sayfaya İlave

Avcı Gez, Göz Ve Aşkın Peşinde

1/:
Celali takvimindeyiz,
Kurt avına çıkmış ehli kafiyan,
Ben, mongolyanın arkalarında tazıyım.
Akustik akşamlar olalı bin bir heceli gece oluyor,
Çoktan yatmış folluğuna yumurta ehli,
Bir yalnız ay ağlayarak doğuyor apışında kızıl dağların,
Safiyanının gözlerindeki lacivert yıldızlı fon,
Arsız nisanda öksüz kar misali soluyor...
***
O kertikli sesler mi ne,
Yani orta malı gecenin sahibi tek nota avaz,
Yaz ve kış 'do' notasınca bemolden,
Mezarlık zirvelerinde uluyan aç kurt ve çıplak çakallardır?
Bu nedenle sen ve ben ve biz, ikimiz…
Bu an Celali takvimindeyiz,
Kurt avına çıkmış ehli kafiyan yani,
Ben, mongolyanın arkalarında tazıyım.
Anlayana her gönülde olup biter,
O fersiz av ile kaba avcının serüveni, bil ki,
İki birden bir sonra otz üçten bir önce çıkar hedefe…
Ansızın patlayan bir volkan olur işte, arsız arzular bu kertede,
Ki, o ölümcül sevdanın karasız krater ağzıdır sanrı,
Ve de zamansız bir lisansız bağrışmasıdır kahverenk arzın,
Biz tıkasak da uzaklara kulaklarımızın koridorunu,
Ve saydam rüzgarlara karşı bayrak bayrağa,
İngiliz soğukluğundaki ilke, çakır gözlü iklimler yapar yapacağını,
Yangın yeri gibi alev aleve sever her yürek çaresiz…
Ol nedenden ötürü Celali takvimindeyiz,
Kurt avına çıkmış ehli kafiyan yani biz,
Ben, mongolyanın arkalarında süfli tazıyım.
Kartaloz kurt ve ergen çakallar sufi duygularımı parçalar,
Avcı gez, göz ve arpacığın peşinde nihayeti,
Ve her yerde sürünen Arnavut kuşağı...
Ali Ekber ha bastı, ha basacak!
2/:
Ve ey aşk ve şiir sever ins ehli...
İşte böyle bir hikayettir ki benimkisi de,
Hayal meyal bir zamanda, sayın ki bir rüyada:
Apostol “hesap,” diyordu kararlı. Ceplerimde para arandığımı gören Ostrogot rahibi şen bir kahkaha bırakıp: 'kuzeyli,' diye devam ediyordu. 'kendini yorma, Apostol'un hediyesi olsun sana.' Bizim Apostol da anasının damı yani. Hediye mediye iplediği yoktu. Moralı puştlar da şimdilik içiyorlardı meccane sanarak it öldüreni. Hareket ordusu yalbırdak... Dalıyordu anasının örekesinden içeri. Ardından tüm komitacılar. Talat, Cemal ve mahsusa teşkilatı… Haldır huldur hacılar, Kudüs’e giden yolcular, Bastil kaçkınları ve İsa’nın yoksul savaşçıları...
3/:
Ve ey aşk ve şiir sever cin ehli...
İşte böyle bir hikayettir ki benimkisi hayal meyal:
O sırada herkes sus pus. Yalnız... Diyordu ki sınırdaki hikayedar: Dinleyin! Bu Kuyucu Murtaza paşamızdır. Şu da yaveridir, Keyfiyeli Sadrettin Ali... Onun ve bindiği yaylının her yeri ölmüş at leşidir. Ve kahır yüklü kadana. Ondan bu yana ışıkları kısık yakar beldeler. Bebeler ağlar. Ve daha neler neler...
Ve ey şiir sever naif adnoğulları...
Böyle bir hikayetti benimkisi herhangi bir tarihte.
Apostol ise,
Keskin ağzında kalan yıldız kırıklarını siliyordu bileğine hırsla.
Aslında kadehime doldurduğum kanımdı o saatte benim de... ***
Usulca, 'Lan Barba,” demedeydim; “ikiletme de doldur!
Çıldırtan şıradan olsun itin ölümü,
Rahvan atın ölümü ise şeytan suyundan,
Sek şiir kalır bana da...'
Olsun. Ne çıkar?
***
Ey şiir ve aşk sever eloğulları...
Böyle bir hikayet benimkisi de işte,
Aşk ve ölüm ve som şiir üstüne,
Yazmaz böylesi mesnevide de...
***