Onur BİLGE
Biz sohbetteyken bir grup arkadaş daha geldi masamıza. İhsan, Orçun, Mahir, Hasan… Arkalarından da Nazan’la Ayşe… Gemi yükünü aldı. Define, anlattıklarından ve anlatılanlardan bunalmışa benziyordu. Hele önceki olay, onu iyice örselemişti. Piposundaki kurumu masanın kenarına vurarak temizledi. Tütün paketine üç parmağını soktu:
“Bir şarkılık oldu! ” dedi ve başını mutfak tarafına çevirerek içeriye seslendi: “Aç bakayım radyoyu, Duygu! ”
“Senin zamanında radyo mu vardı, dede! Hazreti Musa bile gelmemişti. Sahi, Hazreti Âdem’in kaçıncı göbekten akrabasısın? ” diye takıldı İhsan. O bunu hep yapıyordu.
Bir deniz bekliyorduk. Duvara çarpıp ölmesi gibi
özgürlüğüne uçan bir kuşun. Anlamın
düğüm olduğu zamanlar. Bütün yaraları
denedim. Ağzımda kan tadı. Saklanacak
o su kıyısı uzakta. Dağıldım
yaşlandığım yol için. Hangi çağa gittiysem
Devamını Oku
özgürlüğüne uçan bir kuşun. Anlamın
düğüm olduğu zamanlar. Bütün yaraları
denedim. Ağzımda kan tadı. Saklanacak
o su kıyısı uzakta. Dağıldım
yaşlandığım yol için. Hangi çağa gittiysem
Beynine sınır yok; yaz, çiz, karala! ..
Herkes yaraladı,sende yaralal.
Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta