Onur BİLGE
Evimizin güneydoğusunda briketten yapılmış tek odadan ibaret bir gecekondu vardı. Kuzeyine bir kaydırma yapılmış, mutfak olarak kullanılmaktaydı. Bu küçük evde dört kuşak bir arada yaşamaktaydı. Arkadaşım Emine, annesi Feride, Anneannesi Kadriye ve onun annesi Kadini… Giritlilerin en yaşlısı... Belki de sadece bizim mahallede değil, Antalya'da ondan daha yaşlı kimse yoktu.
Ona Kadîni diyorlardı. Bazen de Kadîn… Asıl adının ne olduğunu kimse bilmiyordu. Yaşı yüzün üstündeydi. Yüz on mu? Yüz yirmi mi? İki büklümdü. Doksan derece… Güçlükle yürüyordu.
Güneş batıya yöneldiğinde dışarıya çıkar, kapının önündeki küçük iskemlesinde güneşlenirdi. Üst dudağıyla burnunun arasında siğil gibi üremiş bir şey vardı. Bir et beni grubu muydu, neydi? Minik minik, üst üste dizilmişlerdi. Frengi olduğu söyleniyordu. Frengi öyle mi olurdu? Başka bir hastalığı olup olmadığı belli değildi. Gerekmedikçe ağzını açmaz, açınca da Giritlice bir şeyler söylerdi.
Sen altınsın ben tunç muyum?
Aynı vardan var olmuşuz
Sen gümüşsün ben saç mıyım?
Ne var ise sende bende
Hep seni sevdim, hep seni...
Yüreği yüreğe ilsen! ..
Bana ayrılık kefeni...
Kessen, dilim dilim dilsen!
Yüreğine sağlık üstadım tek kelimeyle harika
sizi yürekten kutlarım
Tebrikler Hasan Öztürk
Bu şiir ile ilgili 2 tane yorum bulunmakta