Onur BİLGE
Aşağı yukarı bize her hafta gelen, bizim de ziyaretine gittiğimiz, saygın bir dedemiz var. Babam hariç, evde herkes, Annem bile ona ‘Şerif Bey Amca’ diyor. Beyaz sakallı, heybetli, asil bir beyefendi… Hanımı da onun gibi... Nezih bir insan... Her gelişinde, ceketinin sağ cebine elini sokuyor ve küçük bir kesekâğıdı çıkarıyor, tertemiz sevecen tebessümüyle yüzümü okşarcasına bana uzatıyor. Almıyorum. Anneme uzatıyor. “Küçüğe getirdim.” diyor, yavaşça. Ceketin rengi ve kumaşı değişiyor, bu alışkanlığı hiç değişmiyor. Kışsa lacivert kaşe, yazsa krem rengi keten...
Her seferinde nane şekeri getiriyor. Hani şu yastık şeklinde olan, küçük, beyaz şekerler… Rüzgarlı şekerler… Ağzıma ferahlık, serinlik esiyor. Her gelişinde nane şekeri beklemeye başlıyorum. O demek, rüzgârlı şeker demek.
Bahçesinde envai çeşit çiçek var. O zamana kadar adını duymadığım, kocaman yapraklı çiçekler… Büyük gaz tenekelerinde yetiştiriyor, her gelişinde bir başka çiçekle geliyor. Filkulağı, devetabanı, kauçuk... Çok sulandığında, yapraklarının uçlarından su damlatmaya başlayan, yaprakları filin kulağına benzetilen o bitkiyle onun sayesinde tanışıyorum. Yavaş da olsa yeni yapraklar çıkarmasını, çoğalmasını takip ediyorum. Önce rulo halinde geliyor, büyüdükçe açılıyor ki ne açılma!
Denizler ortasında bak yelkensiz bıraktın,
Öylesine yıktın ki bütün inançlarımı;
Beni bensiz bıraktın; beni sensiz bıraktın.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta