Onur BİLGE
Bu sabah benim odamda kahvaltı ettik, keyif çaylarımızı içmek için açık pencerenin önüne geçtik. Baktım ki hepsinde bir dermansızlık… Kolları kanatları düşmüş… Poyraz estikçe almakta oldukları nefeslerle an be an kurumaktalar… Beni görünce, sevgiye muhtaç, takatsiz avuçlarını merhamet dilenircesine açmış, yalvaran bakışlarını gözlerime dikmiş, koro halinde: “Bir yudum sevgi, Semiray! Bir nebze ilgi! ” diyorlardı.
Biz gölgedeydik, bir çatı altında… Efil efil esen pencerenin önünde… Ellerimizde çaylarımız, sürahide buzlu suyumuz… Keyif çatmaktayız. Onlarda, bir gün önceki kurutucu sıcağın kalıntısıyla güç bela geçirilen gecenin yorgunluğu, kalan son kuvvetlerini de sabah güneşine karşı direnerek tüketmişliğin bitaplığı, adeta can çekişmekteydiler.
Görür görmez kalktım, çiçek sulama kabını doldurup getirdim. Başlarından aşağı dökülen, onlar için su değil, ab-ı hayattı. Birkaç saniyelik duşla birazcık da olsa kendilerine gelecekler, kana kana içecekleri sevgiyle canlılık kazanacaklardı. Toprak, kuru kuru geçmiyordu boğazlarından, gıdaları suya bağlıydı.
Yorgunum, bahar geldi, silah kullanmayı öğrenmeliyim bu yaz
Kitaplar birikiyor, saçlarım uzuyor, her yerde gümbür gümbür bir telâş
Gencim daha, dünyayı görmek istiyorum, öpüşmek ne güzel,
düşünmek ne güzel, bir gün mutlaka yeneceğiz!
Bir gün mutlaka yeneceğiz, ey eski zaman sarrafları! Ey kaz kafalılar! Ey sadrazam!
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta