Ebabile Yüktür Yüreği
1/:
Sen çiz, ben de yazayım...
Yüz on birinci Kişotyan gecesi başlıyor yar Salvo...
Yıldızların ılık sesi şırıl şırıl göklerde,
Sinirli safran taylar savruluyor perde-i zıllide,
Ve laci tavanda bakire rüzgarlar dolaşıyor,
O unuttuğumuz yaşlı ve bilge yeldirme yanıbaşımızda,
Yüreğimiz fısıltılarla bir kabarıyor, sönüyor iki,
Öyle ki deniz, ova ve yayla karmakarık itibar coğrafyasında...
Yüz on birinci Kişotyan gecesi başlıyor...
***
Temperlerden kalma kişotyan bir cengaverin şövalyelik jübilesi,
Kılıç kılıca sarmaşmada kuantum yaylasında,
Kösler akşam nevbetini vurmada bakire ritimlerle...
Yoktur belki de bu gece eski karanlıkların asaleti.
Pervaneleri yakan ışıklar tembel aşıklar gibi çünkü,
Bir mavi şehvet tavan ile taban arasında tırıs tırısa.
Arsıza böyle zamanlarda vurulur ya kantarma,
Ve her hatıra benzer anların 'Bir kitapsız Adanalı çavuşudur,'
Ve harlı cehennemin dibidir aşkın yurdu her yürek,
Salvo can ve ben de birer yoksul ana kuzusuyduk nihayeti,
Sevgilerimizi bırakıyorduk renkler diyarına hönkürerek,
Böylece yerimize çakılıyor ve kalıyorduk Barselon çivisiyle,
Islak ve günahkar rüyaların koynu ıslaktı,
Farkında mıyız bilmiyorduk ki gaflet avcılarının? ...
Garip ölüsü ağıtçılarının suyunu kim taşır göz pınarlarına,
De baba Muharrem iş sana düştü bu gurbet elde,
Biliriz mavinin akrabası olmak yakışmaz kahverengine,
Ebabile yüktür ilham yolunda oysa yüreği,
Türküleri bu yüzden karıştırmak da mübah sayılır,
Kastanyet ritimleri ve Napoliten şarkılarıyla...
Yüz on birinci Kişotyan gecesi başlıyor...
***
Ebabil tırnağındayız,
Kasvetli kentler semalarındayız,
Fırçalara bine bine şiir okumadayız.
Altımız altı milyar göz,
Söz ha var, ha yok; aşksa tekellüm ettiğimiz bir yitik lisan,
Naylon sevda seralarının bacaları kükürt sarısı,
İnsan bazen de memlekette sanıyor kendini nedense?
Yavuklusu şu ve şu da boşadığı karısı,
Ve şunlar da ağaran arpalar ve buğdayların başak sarısı...
İşte tütüyor bir baca ölgün ölgün.
Sanırım son aşklarımızın yangın yerindeyiz.
Lan Salvador usta söyle hele,
Plastik seralar hangi tonuna çalar gökyüzünün?
Yüz on birinci Kişotyan gecesi başlıyor...
***
Yani beyim, umurunda değildir bizim Salvi'nin devetüyü,
Gel de susma ey şirret şiir soylu resmin karşısında.
Artık yağmurların üzerine bin ve ahenkler vilayetine uç,
Kınalı kuşların kanatlarını açan beğenilme isteğidir bil ki,
Ol nedenden artırır yavan arzularını umutkar Kişot,
Onun da anası dul ve babası savaş vurgunudur diğerlerinin,
Canları da içmek istiyordur dağ pınarlarının çiğdem özünü,
Gözünü bu yüzden sakınmaz budaktan,
Oldum olası yeldeğirmenlerinin şanlı şövalyeleri buülkede.
Biz neden pusmuşuz ilk yağmur yağdığında peki?
Can Salvi anlaşılan gönüldür dil değil.
Kıskıvrak yakalanır ya yağmura arsız engerek,
İsteyerek ve istemeyerek girilse de zifafa,
Bir yorgun beyinde yol aramak beyhudedir mut diyarına,
Yani renk diri gerek.
Yüz on birinci Kişotyan gecesi başlıyor...
***
Erek bu işte...
Şiir on bin bir,
Resim on iki...
Haydi davran Salvador,
Zümrüdü ankalar koşuluyor altın mersiyelere,
Esirlere özgürlük bağışlanıyor...
Yüz on birinci Kişotyan gecesi başlıyor...
Kayıt Tarihi : 12.7.2006 12:57:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!