Himalayaların Başında Bir Yeti
1/:
Tiril tiril soğuk...
Sırıl sıklam dağ kovuklarında ilham.
Ellerimiz kızılca kıyamet manzara.
İkimiz de deli miyiz neyiz,
Ulan oğlum Salvador?
Sen çiz, ben yazayım amma...
Baksana,
Himalayaların başında bir yeti yuvarlanıyor,
Yeraltında yanan mumlar sönüyor usanarak yaşamdan.
Sana ancak ham malzeme üretiyor beyin arka lobunda.
Grados dağlarında tiril tiril bir soğuk...
Himalaya kovuklarında sırıl sıklam bir ilham.
Ellerimiz de ise kızılca kıyamet bir manzara.
***
Lan Salvi sana da dedi mi bilmem bir Bask bilgesi?
Ama ben işittim ki bizim Yunus babadan,
Çiçekleri dağlara ekilmişse ölü canların,
Dualı bir bahçıvan yetmez yeşertmeye pörsük ruhları.
Yapacak tek şey vardır bu durumda:
Ölü başı beklemeliyiz çorak kurnaların başında,
Çünkü masallarda öksüz sular köksüz devlere emanet,
Yaşam yolunun tozları ise sıvanır atların ince bacaklarına,
Alnının tam ortasında haziran açar kızların,
Kuşların kanat çırpışını anlatan şiir yazılmadı ki daha,
Binelim ve uçalım fedakar bir kaknüsün kanatlarına.
Su lalasının nasihatını duymak için ölmek mi gerek?
Bana sorarsan asla, Batuci'ye göre 'eyva'.
Oturur aynanın alnacına düşünürüm de,
Ebemkuşağı ve şiirkuşağı olmasaydı alemde,
Başka nasıl izah ederdik ki kendimizi Salvi ve ben?
Hünkara nasıl bağlanırdık ölümüne, yoksa? İnce dallarımızda meyve varsa taşlanırız nihayeti,
Ya kanadı kırık bir turnaysak semahların çarkında...
Bildik dağlarda bitmez ki alıçların kokusu,
Biz neden bitelim bu şiir, renk ve ahenk bolluğunda?
Yerden göğe ağar yeşil her tonda lan Salvo,
Seyyarelere kadar olan uzaklığın ölçüsü kaç kulaçtır?
Ya da kaç hecedir serbest vezin için her mısra?
Yanıt hiç, veya adamına böre değişir be usta.
(Yani sayın şiirseverler söz biter burda.)
Sen çalafırça çiz lan Salvador,
Acizane ben de yazayım çalakalem...
2/:
De bana lan Salvo! Uzunluk neyle ölçülür? Bir kulaç süren yıl, kaç ömür barındırır içinde? Sen de bilirsin belki? Şiirsel bir yolculuktan sonra canlanır renk ve zaman. Yürek tarafında bir yere çadır kurmuştur, kim bilir, şiirin romanları bakarsın? Sen de varsın oralarda bir yerde. Ya da varmışlar mıdır dersin peyzajdaki ilk izbeye çingeneler zil sesleriyle? Hayır. (Diyorsun.) Burada karşılarına çıkan ilk şey, büyük bir kilise olmuş diye duydum. Haber doğru mu sence lan Salvi? Hayır. (Diyorsun öyle mi? ...) Sonra da yanına yaklaşıp yeldeğirmenlerinin, usulca girmişler içeri. Ha? Çalmak için değil ilk maddeyi. Yani heyulayı alemde. Çalmak için geleneksel enstrümanlarını tabii ki... Öyle mi? Hayır. İçerisi Loş karanlık... Ömürse bu alemde bir hiç. Veya bir anlık enfiye tozu ve bir tadımlık Napoliten havası... Ve kâfirlerin, ve barbarların ve paganların ibadet ettikleri putlarla doluymuş zamanının koridorları. Ben de başkalarının yalancısıyım. Böyle diyor engizisyon zabıtları. Öyle mi lan Salvo? Hayır. Putlar, ağaçtan yapılmışmış? Hayır. Bunu gören romanlar vurmuşlar bir fidayda havasının dibine dibine. Her birine bin bir nota düşmüş afilisinden. Kaşaniye ülkesinden bir ücra köşe bura. Olacak o kadar. Gıranada sitesinin mihmandarının aklına parlak bir fikir gelmiş. Mi? Kastanyet ve matador raksı buz üstünde. Hem de... Turistler için... Lazım olur diye iki bin yıl sonra. Ya da bir kanlı boğa yontusu sokak başına... Dikmişler mi? Hayır. Nasıl olsa mesleğinde usta bir insan Pikador bulunur Barse'de. Bence de. Ya da bir çalgıcı Katalan... Ya da beyaz bir yalan... Kalk oyuna lan Salvador? Hayır hayııır! ... 3/:
Öyleyse niye?
Ne diye?
Uzunluk ne ile ölçülür yüreklerde?
Şaşkın şiirin romanları da kim?
Bu büyük kilise de kim yakarır tanrıya?
Geleneksel enstrümanları çalmak için aşk var mı aşk? ...
Bir anlık enfiye tozu kaç mikron keyif verir insana?
Ve bir tadımlık Napoliten havasını alır mı ayağımız?
Ve kâfirlerin derdi ne?
Ve barbarların nedir ereği?
Köşe başındaki bu çalgıcı Katalan aşkın hangi rengini ırlar?
Sorular, sorular...
Kilometre başına altı milyar sual var.
Ve paganların ibadet ettikleri putlarla ne işi var renklerin?
Gıranada sitesinin mihmandarının aklına saltanat düşermiş. Neden?
Kastanyet ve matador raksı kimin alır aklını başından?
O kanlı boğa yontusunu diken kim sokak başına?
Mesleğinde usta biri sayılır mı son pikador?
Ve çalgıcı Katalan neden urmaz Köroğlu havasını?
Şu bir Katalan, bu da bir kanlı pikador...
Peki biz neyiz?
Ulan oğlum Salvador ikimiz de deliyiz.
Davran öyleyse,
Buradan da gitmeliyiz.
Biz ki kendi menkıbemizin peşindeyiz,
İz sürmeliyiz Servantes romanında,
Bir Kişot ve Sanço olarak,
Menzile erişmeliyiz...
Kayıt Tarihi : 12.7.2006 12:59:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!