Onur BİLGE
İçeriye girer girmez, ilk gözüme çarpan, yerdeki beyaz bir zarf oldu. Kapının altından atılmış olmalıydı. Ayakkabılarımı dahi çıkarmadan eğilip aldım. Baktım, üzerinde adım yazılı, üstümü değiştirdiğimde okumak üzere ayakkabılığın üstüne koydum.
Yol yorgunuyduk. Kendimizi hemen duşa atacaktık. Sırayı kimseye vermek niyetinde değildim. Çünkü başka türlü rahatlayamayacağımdan emindim. Sanki hareketsizlikten, damarlarımda kanım pıhtılaşmıştı da kalbimi yoruyor, beni halsiz bırakıyordu. Ilık bir duş kanımı harekete geçirir, beni dinlendirirdi. Çıkınca da bir elma yiyecektim. Onun da yorgunluğa birebir olduğunu biliyordum. Aklım her ne kadar mektupta kaldıysa da toz içinde hissediyordum kendimi. Tozla birleşen ter üstümde kurumuş gibi... Kolalıymışım gibi... Sanki beton dökülmüş, kulaklarımın içine. Kulağım, burnum, boğazım kurumuş... Her fırsatta elimi yüzümü yıkamaya alışığım ya. Hiç kılamazsam bir defa namaz kılmaya... Abdestin verdiği temizlik duygusunu ve rahatlığı arıyordum.
Küçükken, annem beni uyutamadığı zaman, yaz olsun kış olsun, elimi yüzümü ayaklarımı yıkar, saçlarıma su sürermiş. Sonra kurular, yatırırmış; hemen uyurmuşum. İlmini öğrendikten sonra rahat etmiş. İslam fıtratıyla yaratıldığım, o zamanlardan belliymiş. Ruhum, o şekilde huzur buluyor.
Denizler ortasında bak yelkensiz bıraktın,
Öylesine yıktın ki bütün inançlarımı;
Beni bensiz bıraktın; beni sensiz bıraktın.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta