Onur BİLGE
Geldiğimizi haber alan komşular, od ocak hazır değildir, diye eve yemek taşımaya başladılar. Antalya’nın kendine özgü yemekleri vardır. Saç kavurması, kulaklı çorba, Antalya piyazı, çökelekli biber dolması, kölle, arapaşı, hibeş, domates civesi, tandır kebabı gibi... Karpuz, patlıcan, bergamut ve turunç reçelleri meşhurdur. Babam tandır kebabına bayılır! Ne kadar canı çekmiş! Hemen telefon etti, Kebapçılar Çarşısı’na. Bir de kelle söyledi. Onları yiyecektik. Akşama doğru, mutfakta yemek koyacak yer kalmadı. O gün ne pişirdiyse herkes birer tabak getirip, pencereden uzatmış, annem her ne kadar:
“Kim yiyecek bu kadar yemeği! Yeter Allah aşkına! Sağ olun! ” dediyse de ısrar etmişler, kabul etmiş ama onları da davet etmiş.
Akşam yemeğinde bütün mahalle bizdeydi. İşi olanlar, yemekten sonra hemen ayrıldı, diğerleriyle hasret gidermeye devam... Çaya indiğimde, yeni yetişen kızlar servis yapıyordu. Yemekler üzerinde tartışılıyordu. Kimi diyordu ki:
Denizler ortasında bak yelkensiz bıraktın,
Öylesine yıktın ki bütün inançlarımı;
Beni bensiz bıraktın; beni sensiz bıraktın.
muhteşem çağrışımlı bir üst başlığa sahip ne güzel öyküler anlatıyorsunuz, imla kurallarına uygun, noktalama işaretleri yerli yerinde, çok düzgün, anlaşılır ve akıcı bir üslupla..
'imge'yi neden aceleye getirdiniz?
Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta