Onur BİLGE
Dağ evinin küçük kitaplığındaki tozlu raflarında, babama ait dini ve siyasi eserlerin arasında, ilk gençliğimde defalarca okuduğum bir kitap, yıllar öncesine götürüverdi beni. Hayatımın en güzel bölümünü, korumacı zihniyet nedeniyle dört duvar arasında geçirdiğim o en güzel çağıma... O, aşkı şiirlerinden öğrendiğim, adına ve üslubuna hayran olduğum insan, Ümit Yaşar Oğuzcan... Acılar Denizi adlı kitabı... Üzerinde; kalın siyah çerçeveli kocaman gözlüklerinin gölgelediği, kaşlarının gizlemeye çalıştığı, yorgun, derin, zeki bakışları; acı ve zoraki bir tebessümle ruhumun derinlerine bakan bir resmi var. Resmi ve şiirleri var, cismi yok.
Aşkı hissetmeye, hayatı tanımaya, her türlü duyguyu ve duygusuzluğu tanımaya, Türk Edebiyatını öğrenmeye başladığım zamanlarda, her şiirinde yüreğimi kapıveren, kanatlandıran, uçuran, gezdirip gezdirip getiren can yoldaşım, en deneyimli arkadaşım... Ümitten bahseden, umudu öğreten: “Ümit, Yaşar! ” derken, içimde umudu yaşatmamı telkin eden, efsanevi aşk kahramanı, yaşamak ve sevmek öğretmenim...
Ümit Yaşar demek; durup dinlenmek bilmeden yazan bir bilek ve sevdiğini, ölümüne seven bir yürek demek. Ben, aşkı ondan öğrendiğim için iflah olmam! Yarım yamalak ilgiler, azıcık ve yalan sevgiler bana göre değil. Öyle temiz hisler, öyle el değmemiş sevgiler, kapağı açılmamış kutsal aşklar var ki at kalbi gibi kuvvetle ve heyecanla atan gencecik yüreğimin içinde, ben de saygıyla eğileyim önünde, ruhumun tüm düğmelerini ilikleyip, sen de eğil!
Zulumkar oldun beni candan bezdirdin.
Ben seni sevdikce sen hep naz ettin.
Dost olamadık neden dostca biz ikimiz..
Aramadın bir kez olsun hatrım sormadın.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta