01Kurt Kuzusu Kırmasından Tandır Yahnisi

Ağaçlar yaşlanmazmış der bir yaşlı çınar,
Yaprağını dökermiş eskiyen aşklar Sultanahmette…
Kar denizinde Rusça külhani efelenmeleri: Yani heyemola!
Lenin Meydanı’nda karanfilli gençler kolkola,
Şişenin ağzını tutarmış küflü vilayetlerin isli mantarları,
Yağız atlar Romanof avında kana durmuş bolattan kantarmaları,
O bağlamda bir Petersburg kopyasındayız ikimiz.
Kırmızı karın ve ak kanın tam ortasındayız biz…
***
Masallar zorluyor şimdi gerçeği kızıl alanda,
Bir yanda Anuşka ki nah, diğer yanda Katerin…
Kurt kızı kaçırmış ya bir Sibir masalında “MÖ”den önce,
Ya da kuzu diye Saha inine kırmızı başlı bir çariçenin,
Kız kuzuluktan olmuş İvan-ı Korkunç emriyle,
Ve koyun koyuna ve vallahi kolan bıyıklı emmim,
Masalımsı bir oyuna dalmış Bavyera’da kardeşim Grim,
Bir sarışın Töton: “Oynarım ama pek dardır yerim! ”
Ve bir sipahi baltasının ucunda salkım saçak tarih esbaba,
Ve şarabı ve votkayı ve biz içeriz en alasını burada.
Çatal dilinde divit gibi bir türkü,
Türküde biz kozak atlısının külhani atamanı,
Kılıcının kabzasından şorular alkoik kanı…
***
Kasım ayının koyuluğundaydı abdest bozmanın ayazı,
Bıyığı buz, kaşları kırağı saçağı bir yabani kozak,
Karacalar kararırken ağlardı bir anne: Oy bala!
İki kere sulanırdı saldırmalar tenlere dala dala…
Kuzeyde bir yerde bulduk kendiliğindenimizi,
Ve var varadan Kırım’a geldik karalı bir ekim ertesinde,
Aynalarda bir siluet el salladı biz konuklara,
Aynalı konaklara serildi ayı kürkünden yataklarımız,
Prut’ta çatıştı sözlerimiz şiir şiir ve elleştik,
Gözlerimiz şanlı bir bıyık arandı tıraşlı sokaklarda,
Yoktu karamel diyarında balta bileycileri,
Yoktu cümle alemin boşuna heyheycileri…
***