Takamadan kırmızı bir kurdeleyi sarı saçlarına,
Kıllı bileklerime takıldı bolat prangalar, paslı ve ayazlı.
Sayın ki kılı kırk yaran,
Herhangi bir kalburdan geçiremeden düşündüklerini,
Pervasızca...
Yani hayasızca sevdalara düçar oldu yan komşunun oğlu…
Duydun mu?
***
İnandığı doğruları haykıramamanın yumruğu ümüğünde,
Kıllı bileklerinde bolat prangalar, paslı ve ayazlı.
Bir atlas heykeli misalince taşıdı onu,
Ve asla sen bilmesen de yüz kızartıcı suçluluğunu,
Ve bittabi kalın kaplı bir tarihi….
Ve ardından, kocaman…
Beraber olamadıklarınızdan arta kalan aşk kırtıllarını,
Hendese yırtıklarını amerikan beziyle kapatarak,
Arzın merkezinde hendesik turlar atarak,
Af çıkmayacağını bilerekti bunca yabanıl devinmeler fizikte,
Kalan hatıralar ekteydi haftasonunun,
Taa sayfa otuz ikide…
***
Takamamıştı ya kırmızı bir kurdeleyi sarı saçlarına,
Kıllı bileklere bolat prangalar, paslı ve ayazlı.
Takmıştı birileri içi boş yıldız kırıklarını lüle lüle,
Mahalle veletlerinin boş çivili askılık kafalarına,
Pervasızca...
Yani hayasızca sevdalara düçar oldu yan komşunun oğlu…
Duydun mu?
O, biliyordu lan Erbay yani o ki komşu kızı Faniye…
Hem de kırmızı kurdelesini takamadan saçlarına,
Biliyordu tekstil atölyesi yolunda fersah fersah büyüyerek,
Tarihçe-i Mahlede tüm olup bitenleri aslında,
Biliyordu da,
Bir de benden duysun istedim,
İşte o ka…
Kızmayın lan ehli şiiryan!
***
Kayıt Tarihi : 10.7.2009 06:49:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!