01Dağlar Kar Bekliyor Aylin

Ahmet Yozgat
2011

ŞİİR


6

TAKİPÇİ

01Dağlar Kar Bekliyor Aylin

1/:
Dağlar kar bekliyor Aylin
Suskun, helecanlı ve sessiz...
Bense seni çaresiz…
*
Doğruluyorum tan atanda a kız,
Yapayalnız, ıssız ve suskun kalbimden,
Say ki çıtır kokulu ekmek kıvrımındayım şu an.
Buharlaşıyor yüreğimdeki mermer sütunlar, bir bir.
Zamanın aralığından Zilzal suresini tekellüm ediyor bir sufi
Yanık ve içe işleyen Abdüssametleyin bir avaz ilen.
Ve yarılıyor gök kubbe, üstüme çöküyor bitevi gri tavan.
Yavan hayatıma otantik ak katık oluyor a kız hayalin,
Ve çayır çimen boyalı rengarenk sevdan,
Nem kapıyorum havadan...
Yani dağlar kar bekliyor Aylin
Suskun, helecanlı ve sessiz...
Bense seni çaresiz…
*
Dedim ya, dağlar kar bekliyor Aylin,
Bense seni çaresiz o son istasyonda.
Fakir bu yandayım, belli belirsiz;
Bilmem, acınla musdarip ruhum ne yanda?
Yüz yıllık haki pardesüm öksüz bir anı artığı artık,
Kararlı kol aralığımda boş bir arazi, upuzun.
Yanıbaşımdaysa sonbahar solgunu eski hayalin...
Ah be şahı-ı muhabbet Aylin!
Bilmem hala neden gelmezsin ki?
Dağlar buz kesip kar bekleyende bil ki a kız,
Seni bekliyor, soğuk istasyondaki sımsıcak kalbim.
Ellerim buzlar diyarında onuncu seyyah,
Ah ah!
Dedim ya, dağlar kar bekliyor Aylin
Suskun, helecanlı ve sessiz...
Bense seni çaresiz…
2/:
Dereler sel bekliyor be Aylin
Bense o soğuk son istasyonda suskun,
Ve nice zamandır sessiz, seni çaresiz…
*
Çığlık çığlığa zaman...
Sondan bir önceki tren de geçiyor boş bir aradan,
Karmaşık duygularımın arasında döşeli organik raylara basa basa,
Kala kalıyorum isler ve sisler arasında ha var, ha yok gibi,
Dönüp dönüp selam veriyorum çevremdeki renksiz yalnızlıklara.
Tanıdıklara, tanımadıklara bagajımın akibetini soruyorum,
Alakasız cevaplar alıyorum arsız kondüktörlerden,
Dağ kekiği kokuyor ağzımın tatsız tavanı, her cevabın ardından.
Yanımdan, yöremden yırtılan takvim yaprakları uçuşuyor,
Gözlerinin boyasına bandığım eski bakışlarımı aralıyorum,
O haki duvarların gündüzlerinde izbe sevdalara abanıyor,
Ve Dımaşklı bir filozofun felasifesine dalıyorum.
Bir solgun masa ve bir gürgen oturak...
Az ötemde gri poplin bir kanepe,
Ve bilet diye diye yolcu yürekleri kontrol eden bir görevli..
Yani istasyondaki her şey tanık,
Ve her an şahittir, flu yüzü, arsızca tırmalanan rüyalarıma.
*
Dedim ya, dereler sel bekliyor be Aylin
Bense seni o nöbetçi tepede şu an…
Beyaz şakaklarım teyakkuzda
Yanımda flu hayalin…
Aylin, kız Ayliiin!
Hala neden gelmezsin?
Dereler selbekleyende kurak arazilerde,
Yağmur yağmur sayıklıyor yalnız ellerim.
3/:
Ağaçlar yaprak bekliyor Aylin
Bense seni çaresiz…
*
Durmuş avaz,
En yaramaz amirim, beni sesliyor kırmızı fon önünden,
Öyle kırmızı ki göz akları, sanın ki kırda gelincik...
Çaresiz ben de çiçekli bir gravata yaslıyorum boynumu.
Pencereler nemli nemli gülüyor, o an ağlanacak halime.
Kahvaltı vakti sanki, çıtır kokulu ekmekler gül açıyor.
Samranıyor ismini sonbahar ekili kahvaltı sofram.
Bir ceylan sekiyor ekmekler arasında: Şıp şıp şıp...
Rize Rize kokan bir kadersiz çay, Yemeni kahve...
Oradayım ben hala, yani seferbirlik diyarı Yemeni çölde…
Yani özlemimi ektiğim temelsiz bir tarlada pıtrak misali,
Bu sevdanın emsali, uzak bir Hürrem sultan yaprağında,
Say ki kurak bir yüreğin çorak toprağında,
Ala karlı Ağrı dağındayım...
*
ulutlar hüngür hüngür!
Sırlı sular yürüyor, çorak yollara,
Ağlamaklı ağaçlar yaprak bekliyor be Aylin
Bense seni bir başka buğulu tarla toprağının karasaban burnunda,
Evlek başında, kavruk yapraklara sarınmış,
Tohumunu anaç bir özlemle kucaklayan koynunda asırlara uzanan.
Yani berk bir ipekböceğinin yumuşak kabuğun içindeyim şu an.
Zorluyorum göğün tavanını, ellerimi kanata kanata,
Boğazıma göbek kordonum mu dolanıyor ne?
Her yanını Abdussamet sarmalıyor doğumumun.
Bakıyorum, elimin ayasında bitkin hayalin
Ayliiin Aylin...
Hala neden bilmezsin?
Ağaçlar yaprak bekleyende bu beldede...
Çiçekleniyor bak, tarlaları bürünen kalbim
4/:
Gökyüzü bulut bekliyor be Aylin
Bense sessiz ve suskun...
Son istasyonda seni çaresiz…
*
Dalıp gidiyorum Müneccimbaşına...
Bir eprik köy akıyor gözlerimin aralığından,
Ardından eşrafı kıt bir kasaba, antik zamandan kalan...
Son mahalle, son kez berbat mı berbat,
Fi tarihinden bu yana yani her vakit neyse o şimdi de.
Silme çamurdan çocuklar yine boş arsadalar,
Aynen feşmekan sultanın şehzadeliği yani çelik çomak peşinde hepsi.
Tam orta yerde asırlık bir kocaçınar ağacı,
Sayın ki Keloğlan masalına bağdaş kurmuş bir masal devi,
Bir yanda avaz avaza o demirkır sakallı arsız bozacı,
Ve şakaklarından her daim ter akan orta yaşlı bezgin şıracı,
Ve bilumum esnafı ortalıkta orta ayarın…
Gökyüzüne çevirmişiz başımızı, gözlerimiz güvercin kanadında.
Yalamuk yalamuk, yağmur ha yağdı ha yağacak.
Ağacak bulutlar diyarına gönlümüzden sürûr-u muhabbet.
Umur görmüş alınlar, çizgi çizgi roman yazmada,
Ayazmada kutsal su...
Uçurtmayı en yükseğe çıkarmanın ustası,
Sevdanın en alt katmanıda ağlayan Ahmet...
Yani garip Yozgatlı...
*
Gökyüzü göz yaşı bekliyor be Aylin…
Bense seni şu kaçkın bulutun kıyıcığında.
Gözpınarlarım iştahlı iştahlı seğirmeye durgun
Mavi yalnızlığında atlasın tek benim gölgem.
Yanımda şeffaf hayalin,
Aylin...
Hala neden ölmezsin?
Gökyüzü bulut bekleyende
Acil ölüm kokluyor bu toprak kalbim…
*

Ahmet Yozgat
Kayıt Tarihi : 11.3.2006 14:00:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • İlker Eren
    İlker Eren

    hocam süpersin :))

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)

Ahmet Yozgat