1/:
Dik bayraklarını burcuma be sultanım...
***
Zaman zamansızdır.
Bu yüzden zamansız kızkuşları uçar,
Saçlarımı yalayarak üstümden.
Off! Üstümden annem...
Ve geçmiş anlarını siyaha boyamış bıldırcın palazları...
Zaman zamansızdır ancak durmaz,
Geçer kuş tarihinden bir asır daha.
Vakit cülus vaktidir saltanat diyarında,
Beylerbeyi ki hareli kaşları nah böyle,
Enli bir kolan gibi ve çatıktır.
Ve asker toplamaktadır aşk illerine doğru.
Eee! Davranın bre yüreği yağlı uşaklar,
İşte beklediğiniz seferberlik sonunda başlamakta.
***
Cengaverler oturlar bir yeniçeri baranisi üstüne,
Sarışın saçlarına zeytinyağı sürerler,
Keklik derisinden sırım dilerler.
Off! Dilerler annem...
Sormayın bir deli, bir deli kaynar ki kanım.
Dik sen de gayrı bayraklarını burcuma be sultanım...
2/:
İpekyolunda hışırdasın,
Ve aşk ehlinin yüreğinde şavklansın diye,
Gümüş sırlı aynalar doğranır her yoncanın dibine.
Yani vakit cülus vaktidir hanedan diyarında,
Beylerbeyi ki bıyıkları nah böyle,
Kalın kolum gibi ve çıtaktır.
Ve hakikaten güneş şavklanır ucu kıvrık bıyıklarda.
Cesaret dediğin de bir anlık esrikliktir hepi topu.
Bu yüzden herhangi bir ortada yeniçeriler esrirler,
Off! Esrirler annem...
O an yaşamımdan bir dilim sırım daha dilinir,
Bilinir ki kovulası korkaklıktır aşk adamının anaparası.
Yüreklerdeki ekin vadisi alayıvala ile ayakta,
Karşılar beylerbeyini Urumeli’nin akça pakça kızkuşları.
O kızlar ki saçlarının gönderine sarışın sancaklar çekip,
Buğdaylarla halay tutarlar yan komşumuz temmuzda.
Çalparalı köçekler ıtır kokarlar o an.
Memleket bir o yana uğunur, bir benden yana.
Marmara depreşir ve devrilir,
Devrilir bir anım... bir anım daha...
Dik bayraklarını burcuma be sultanım...
3/:
Boyunlarına çan asılır develerin hiç karşılıksız.
Çöl durur,
Kervan gider çan çan çan! ...
Ebabiller kılavuzluk işlevindeler.
Sönmeye yüz tutan sevdalarını takar da kızkuşları,
Yalaya yalaya uçarlar saçlarını ehli aşkın.
Saltanatın başında parlayan ışılak taç can hıçkırmada.
Son şehzade üzülür ve son kez dolanır ekvatoru,
Çünkü,
Vakit cülus vaktidir saltanat diyarında,
O beylerbeyidir ki öfkesi nah böyle,
Kılıç gibi çift sirke verilmiş ve ucu kıvrıktır.
Asabiyet teyakkuz... toplar muhitteki tüm arzuları,
Hem de bir avuçluk zaman içinde.
O dem pörsümüş bir kuş öter,
Ve yaşlılık elinde demirden asa,
Basa basa gelir beylerbeyinin nal izlerine...
Kederimi topraktan kazırlar kuş burnu ile çeriler.
Ama dercolmuştur artık toprağa kanım.
Dikmesen de olur bayraklarını burcuma be sultanım...
Kayıt Tarihi : 3.4.2006 13:45:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!