01 Lord Zakhire’nin Kılıcı

Ahmet Yozgat
2011

ŞİİR


6

TAKİPÇİ

01 Lord Zakhire’nin Kılıcı

A/:
Lordum kuşan!
Acılara doğranan ıslıklı kılıcını,
Durma lordum kuşan kahredici hıncını!
***
Anandır süt emziren, kan ortasında,
Sevladüiyalindir sahili kızıl dalgalı o ıssız ada.
Ya da lordum...
Pürçeginden ilkbaharda çimen damlayan...
Acılar burcuna oturup ağlayan mütemadiyen.
Gözleri karları eriyen dağların basma eteğine dolanan Fırat...
Yaylaları kıskandıran elleri sahibine sadakat diye,
Kırk kat katmerli firak sunan at.
Lordum sen ki,
Masif zebercetten biçimlendirilmiş som yürekler içinde,
Sadık teb’asına ünsiyet ikram eden tablakârsın.
Bırak yedi canlı süreyyayı,
Bırak ki kanla kınalanmış haysiyetin kabarsın.
***
Lordum kuşan...
Acılara doğranan ıslıklı kılıcını,
Lordum durma kuşan hıncını! ..
B/:
Hecinlerini koşumlayayım da hicret eyle tefekküre.
Mabedlerde malt edip maddeye mayala gölgeni.
Lordum kuşan!
Ortodoks ve metalik kaplar içinde kutsanan,
Ve sana sunulan kitabî dudaklarla söylenini...
Anandır kan ortasında ve kendi yörüngesinde dönen,
Kabzası köpüklü kanla kınalı Malazgirtler evreni,
Seni, acıları süpüren peşkirler,
Ve kanlı paçavraların dişlerinin arasında,
Buram buram buharı tüten,
Kartal gagalı muhariplerin kızıl şeşberlerinin temrenine takılı,
Mübarek ve nebiler hediyesi bir bayrak diye,
Süreyyaların organik burcuna diken.
Ordum sen ki,
Işısın ve aşka gebe kalsın diye gecelerin arsız ayazı,
İbrişim atlaslardan dokunan seccadeler üstüne,
Sarışın düğmeler koyansın,
Bırak kış uykusundaki öfken uyansın...
***
Lordum kuşan...
Acılara ve yasa doğranan ışıklı kılıcını,
Lordum kuşan o mübarek hıncını! ...
C/:
Sen kabaralı dağlar taşıyıcısısın ötelere,
Genişlesin,
Genişlesin ve aşka gebe kalsın diye ufuklar.
Bu Yusuflar ki Kenan’ın kuyularını mekan tutandır...
Mabetlerin anasını yontan Süleymanlar...
Ve on beş belikli Zeynepler ve Abdullahlar...
Evladü iyalindir.
Anandır kansız zaman ve zamansız kan ortasında,
Ya da… Gözlerinde dağları aşındıran kanlı Fırat.
İşte iştahlı dudağından sahibine tat diye,
Ölümcül Sokrat baldıranı sunan at.
Lordum sen ki,
İpeğe sarmalayıp fantastik Necef taşını,
Yaslı yaşını içensin mahzun ve günahsız gözlerin,
Sen ki ebabillerin tırnağını dağlayan çölün kumsalına,
Burnu kınalı masal taşıyıcısı ankalar dokuyansın,
Bırak ve kalk, ılıman yatakları öfken uyansın.
***
Lordum kuşan...
Siperlere doğranan ıpıltılı kılıcını,
Lordum kuşan haydi uyuyan hıncını!
D/:
Yıllar boyu yazmakla ve yapmakla bitmez,
Kaderlerin sırlı düzüne örülen plansız yapılar,
Ve yapıların alacakaranlık koridorlarında
Beynin hayal ibrişimiyle dokunan fantastik dansı.
Anası kahramanlardan arta kalan kan ortasında,
Ya da,
Ülkesinin ismindeki her bir harfi,
Yuvarlanan iblisî bir alfabenin azgın,
Ve yutucu bizantik galerilerine,
Ellerine bedevi kınası diye,
Köpüklü kanlar yakılan,
Marmara’sı mutedil tarih,
Ya da… Kaderi kaderimiz gibi kanlı Fırat...
At kuluncuna oturan dağları lordum.
Ölü toprağıyla yoğrulan gafletini soyun, zırhını fırlat.
Senki bin milattır uyuyansın.
Sen uyu ama bırak öfken uyansın.
***
Lordum kuşan...
Ölümlere doğranan matemli kılıcın
Lordum durma bundan böyle kuşan hıncını! ..

Ahmet Yozgat
Kayıt Tarihi : 28.3.2006 14:45:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Ahmet Yozgat