1/:
Her şey tabii mecrasında akardı,
Kara kuru bir köy çoğu iken ben,
Ve tabii ki emsalim Kerem,
Komşumuz Celal emmiden kalma kırık kavalı çalardık,
Hepi topu üç ya da beş notayı kullanarak.
***
Gözümüzün hizasına gelen minyatür bir Kaf dağı olurdu,
Güneşe karşı bağdaş kurduğumuz harita üstü.
Bir ben üflerdim “do re mi” yi,
Bir de yaşdaşım “mi minörü”nü sevdiğinin.
İşte tüm olan o anda...
Işıktan çağlayanlar dökülürdü yazgısına Kerem’in,
Aslı’nın zülfüne karalar çalınınca,
Kilimler dokuduğuna tanıklık ederdim,
Mafsalları çorak ellerinin...
***
“Karalar çalınınca” dedim de,
Ben sevmezdim “Karakoyun türküsü”nü kavalın lisanınca,
Bağlamaydı bana göre Kızılırmak.
Her taştığında Kızıl’ın şaşardım ve ben de taşardım,
Çünkü evimiz tam kenarındaydı suların türküsünün.
Ben kaçardım ya arkamdan sevdam kovalardı,
Göğsümden iten bir rüzgara yakalanırdım.
Nisanın gözlerinde delirmişliğim aynada yansır gibi,
Yüreğime yüreğime batardı.
İçimdeki mahpus aslan su başına inerdi akşam üstü,
Eee, o da canlı nihayeti,
Kerem gibi yanar ve su isterdi,
Aslı’nın zülfüne karalar çalınınca...
2/:
“Karalar çalınınca” dedim de,
Evet, yakalardı beni karanlıkta kendinden kaçtığım türkü,
İstemezdim, Kerem de tutulsun bencileyin bir aşka,
İsterdim yaştaşım çalsın sonsuza kadar,
Karakoyun havasını Kızılı’ın kıyısında.
Ve dinlesin Aslı,
Yaslı yaslı...
***
Kara kuru bir köy çoğu iken ben,
Ve tabii ki emsalim Kerem,
Komşumuz Celal emmiden kalma kırık kavalı çalardık ya,
Fışkıran her su zerresi kavalın damağında bir deli ışkın olurdu,
Her hücremden delişmen arzular sürülürdü Fizan diye bir ile,
Beynime ise kaval kaval işlenirdi oturduğum harita,
Belime dolanan bin kilitli kemer olurdu,
Kor ateşten bir parmak,
Tutar bağlardı Kerem’i kıskıvrak Aslının kararan teli,
Beni ise seline kapıldığım o arsız Kızılırmak,
Alır alır çalardı karakoyunun en olmadık yerine...
3/:
Şu akşamüstlerinin dayanılmazlığı yok mu,
Yaşamın ve kavalın sırrı burada işte,
O sır ki benim, senin ve her kimsenin,
Bent olur yüreğine karakoyun dizelerinin.
***
Ne zaman ki sellerini tutmuşsa bir haziran, Kızıl’ın
Bir atımlık barutunu yakmıştır.
Dem kırmızı kanıdır mor dağların kızı tavşanın,
Ve yetmiş yedi lisanı bilen kavalın,
Göğsünde kenger devşirdiğim bağlamanın...
Kara kuru bir köy çoğu iken ben,
Ve tabii ki emsalim Kerem,
Komşumuz Celal emmiden kalma kırık kavalı çalardık ya hani,
Şu yanı göğ ekin olurdu artık Kerem’in,
Bir yanı ise yeşil çayırlıklar üzerinde çay demlerdi,
Aslı gelirdi alt yoldan...
Bana ise görünürdü son kez sürülmek buralardan...
Kayıt Tarihi : 4.5.2006 13:35:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!